146

Hüsnün diyarından eyledin cüda
Bize haram ettin illerimizi
Kangı şükûfeye oldumsa şeydâ
Koymadın sunmağa ellerimizi

Meydân-ı hüsnünde oynatırsın at
Ne diyardan geldin ey hûrî-sıfât
Cihanın şahların hep eyiedin mât
Kırdın kanat ile kollarımızı

Kaşların mihrâbdır gözlerin hatîb
Demlerin hayâttır leblerin tabîb
Yanağında feryâd eyler andelîb
Rakîbler dermesin güllerimizi

Vechinde yazılmış Seb'ul-Mesânî (1)
"İnnâ fetahnâ" dan verir nişanı (2)
Âfitâb-ı hüsnün yandırır canı
Zülfün sed eylemiş yollarımızı

Hazret-i Sâmî'den giymişem tacı
"Ve'd-Duhâ" yüzüdür "ve'l-Leyli" saçı (3)
Olmak isteyenler f ırka-i nâcî
Ziyaret eylesin pirlerimizi

Yeter ettin bu Salih'e itabı
Bir zaman gösterdin yevmü'i-hisâbı
Şimdi arz eylersin ümmül-kitâbı
Büsbütün lâl ettin dillerimizi
 
Hüsnün diyarı = Güzellik diyarı.

Cüda = Ayrılmış.

Şükûfe = Çiçek bahçesi.

Kangı = Hangi.

Şeydâ = Divâne. Aşktan aklını kaybetmiş.

Meydân-ı hüsn = Güzellik meydanı.

Hûrî-sıfât = Cennet kızı gibi.

Dem = Soluk

Lebler = Dudaklar.

(1) = Yüzünde Fatiha Sûresi yazılmış.

(2) = "Biz sana fethi müyesser kıldık" (Fetih; 1).

Âfitâb-ı hüsn = Güneş gibi güzellik.

Sedd eylemek = Tutmak, çevirmek.

(3) = Duhâve Leyi sûreleri.

Fırka-i naci = Sünniler, kurtulmuşlar fırkası. Ehli sünnet.

itâb = Azarlama

Yevmü'l-hisâb = Hesap günü, kıyamet

Ümmül-kitâb = Fatiha sûresi.