158

Vücûdum şehrine hazân erişti
Murg-ı canım uyumağa başladı
Bütün azalarım yandı tutuştu
Yürek yağım erimeğe başladı

Tamîr kabul etmez bu ten kafesi
Lâl olmuş cân kuşu çıkmaz nefesi
Aslına azm eylemektir hevesi
Cân bedende solumağa başladı

Gülleri harlamış gitmiş andelîb
İlâç kabul etmez el çekmiş tabîb
Gitti cân bülbülü ben kaldım garîb
İlik damar kurumağa başladı

Ben feleğin çok çekmişem kahrını
Bal yerine çok yemişem zehrini
Gam leşkeri sardı gönül şehrini
Taraf taraf yürümeğe başladı

Bilmem o yâr bizden çevirmiş yüzün
Kanlı yaş dökerim gece gündüzün
Hicran bulutları geldi ansızın
Herbir yanım bürümeğe başladı

Sâmî gibi şahım var diye diye
Rahm eyle yâremi sar diye diye
Sâlih'em cihanda yâr diye diye
Ömrüm günüm çürümeğe başladı
Hazân = Sonbahar, güz.

Murg-ı cân = Cankuşu.

Lâl = Dilsiz.

Hâr = Diken.

Andelîb = Bülbül.

Gamleşkeri = Kederordusu.

Rahm eyle = Acı, merhamet et, koru