159 Sen mey-i engûriden mestâne sanma bizleri Bir mukallid şâir-i destâne sanma bizleri İllet ile zillet ile nâsa menfur olmuşuz Biz hârâbat ehliyiz efsâne sanma bizleri Ten yuvasında oturup dil sarayın gözleriz Biz hakîkat ehliyiz bîgâne sanma bizleri Dört anâsırdan müşekkel bir saraya konmuşuz Mülk-i hüsnün kuluyuz şâhâne sanma bizleri Sâni'in sun'un görüp bir bir temâşâ eyleriz Olmuşuz abdâl-ı Hak dîvâne sanma bizleri Vâris-i hatmü'n-nübüvvet Pîr-i Sâmî Hazreti Sayesinde Sâlih'em nâdâne sanma bizleri |
Engûri = Üzüm suyu, şarap. Mestâne = Sarhoşcasına, kendinden geçmiş hâlde. Mukailid = Taklitçi. Şâir-i destâne = Destan şâiri İllet ile zillet ile nâsa menfur olmuşuz = Dert ile horluk ile halka kötü görünmüşüz. Harâbât ehli = Hakikat ehli Efsâne = Masal, söylenti bîgâne = Yabancı Müşekkel = Şekillenmiş Mülk-i hüsnün = Güzellik ülkesi. Sân'in sun'u = Yaradanın işi. Temaşa eyleriz = Seyrederiz Abdâh Hak = Derviş, Hakk aşağı. Dîvâne = Deli. Vâris-i hatmü'n-nübüvvet = Son peygamberin vârisi. Nâdâne = Câhil, bilgisiz. |