Page 45 - Dosta Doğru Dergisi 3. Sayı
P. 45
ah Ola Hayrola
Reyhan AKOĞUZ
En çok gülü acıtıyor kendi dikeni, bu çağ- bir gerçeklikle(göremiyorum, öyleyse yoksun)
da. Dikenleri önce güle batıyor. Gül artık gü- kabullenmenin hem rahatlığını hem yasını be-
zel olduğu için gülemiyor. Önündeki engelleri nimsemiştir. Gül artık ne güzeldir ne diken,
benimsemiş bir algının, gülü sevmesi için yık- sadece siyah.
ması gereken duvarlar dahi daha sevimli. Canı
acısın istemiyor kimse. Herkes bir ışık bekli- İnsanın, eşrefi mahlûkat olmaya da belhüm
yor, önce güneşten.’ Sabah ola hayrola’ milleti adal olmaya da yatkın olması onu bir tercihe
geceyi geçip gündüzün inşasını güneşe bırakı- sürükler. Bu zamanlarda ise insan griyi daha
yor. Geceyi mesken edinip günü inşa edemiyo- çok sever. Ne yükseklerde olmanın bedelini
ruz artık. Çay sohbetlerinde kurtarılan dünya, öder ne de aşağıların aşağısında olmayı kabul-
hayal dünyasını geliştiriyor insanın, daha çok lenir. Her an bırakacakmış gibi tutar işin ucun-
uyuyoruz. Rüyalar daha güzel gerçeklerden. dan.
Rüyalardan canımız yandığı anda uyanabili-
yoruz. Gerçeğin uykusuna yatmayan kâbus da Muasır bir anlamla ifade eder isek gül hiz-
görmüyor. met, insan hadimdir. Diken bu yoldaki engelle-
rimiz; nefsimiz, kibrimiz, algılarımız. Müslim
Söze ‘gül’le başladık. Gül güzel olan, güzel- oluşumuz lakin henüz mümin olamayışımız(-
liğini istisnasız herkesin kabul ettiği bir sem- hucurat14) bu sebepten zuhur eden açlığımız;
boldür düşünce ve his dünyamızda. Ve gülü ideolojik, şehevi açlığımız. Bir dikenler fonk-
anan her zaman dikenini de kastetmiştir. Lakin siyonel! Gülü de insanı da varoluş kodların-
günden güne kararan bakışımız her şeyi siyah dan uzaklaştıran perspektifle artık insan neye
dosta doğru 44 | Kasım 2013 hizmet ettiğini de niye hizmet ettiğini de idrak