Page 50 - Dosta Doğru Dergisi 3. Sayı
P. 50
N. Fazıl KISAKÜREK
— Bizim tarikatımızın esası sohbettir. karıya çekip (ilahe) lafzını sağ tarafına atarak
Halktan uzaklaşmakta şöhret, şöhretteyse afet (illallah) kelimesini şiddet ve kuvvetle kalbe
vardır. Hayr cemiyettedir; cemiyet de sohbet- indirerek, yükleyerek. öyle ki; zikrin harareti
te.. Elverir ki, her iki tarafın hakkı verilsin ve bütün vücuda yayılmış hissetmeli ve o hararet
birinden birine saplanıp kalınmasın.. içinde erimeli. Tevhit kelimesinin nefy tâbir
olunan «lâ ilahe» kısmında, mürid, kendi vü-
Hoca Evliya-yı Kebir buyurdular: cudiyle beraber mutlak bir yokluğa dalacak, is-
— Toplulukta yalnızlık şudur: Zikir insanı pat kısmında «illallah» ise varlığı yalnız Allah’a
öyle kaplayacak insan kendisini zikre öyle ve- tahsis edecektir. Mürid bütün zamanını bu zik-
recek ki, en kalabalık ve şamatalı yere girse hiç re bağlayacak ve hiç bir faaliyet kalbin atışı gibi
birşey işitemez olacak. onu bu zikrinden alıkoyamayacaktır. Nihayet
Hoca Ubeydullah Hazretleri: zikr kalbin zarurî sıfatı haline gelecektir.
—İnsan kendisini topyekûn zikre verse, beş
altı günde öyle bir mertebeye erişir ki, halkın Kalb, üç köşeli bir et parçası şeklindedir ki,
çağrıştığı ve birbiriyle didiştiği hep zikir görü- sol memenin altındadırve insan hakikatinin
nür. Kendi konuştukları da.. toplu merkezidir. Bu et parçası öyle bir keli-
YAD-I KERD: medir ki, toplu hakikat onun manasıdır. Top-
Dilin kalble beraber zikridir. Mevlana Sa- lu insan hakikati de öyle bir özdür ki, bütün
dettin Kaşgarî: kainat onun mufassal ifadesidir. Her yemişin
— Zikir talimin usulü şöyledir ki, Şeyh çekirdeğinde kendi ağacı öz halinde bulundu-
kalbiyle tevhid kelimesini söylerken, mürid ğu gibi, kalpte de bütün kainat özleştirilmiştir.
kendi Hasılı, kalb, bütün mevcutların hülasa halinde
kalbini hazırlayacak ve şeyhin yüreğine kar- nüshası ve sonsuz sırların toplanma noktasıdır.
şı tutup gözlerini yumacak, dilini damağına Kalbe yol bulan murada erer, ona yol bulmak
yapıştıracak, dişlerini sıkacak, nefesini tuta- da gönül ehlinin hizmetine erişmekle olur. O
cak ve yalnız kalbiyle zikre başlayacak.. Nefesi- zaman müride öyle bir keyfiyet yüz gösterir ki,
ni hapsetmekte sabır gösterecek ve bir nefeste eşya ve hadiselerin dedikodusundan kurtulup
üç kere tevhid kelimesini çekecek. Böylece zik- can ve gönül sohbetine ve Allah bilgisine erer.
rin halavetini kalbinde arayacak. Hiç bir zahmet ve meşakkat çekmeksizin de
Hoca Ubeydullah Hazretleri: Allah’tan gayri ne varsa onlardan el çeker. Eş-
—Zikirden murad, kalbin Allah’tan bilgi yanın terkindeki hikmeti, hürriyeti, zikr haki-
edinmesidir. Bu bilgi meydana gelince zikir- katını mürid o zaman anlar.
yerini buldu demektir. Eğer gönül ehli sohbe-
tinde bu bilgi meydana gelmezse zikre devam BAZ-I KEŞT:
etmek lazımdır. Zikirde en kolay ve sağlam yol, Zikirde ihtiyarsızca hatıra gelen, iyi ve kötü
nefesini göbeği altında hapsedip dudağını du- her fikri nefyetmek, kovmak.. Zikirde kalbin
dağına ve dilini damağına yapıştırmak suretiy- «Allahım, benim muradım sensin, senin rızan-
le olandır. Kalbin hakikati o duygu ve anlayış dır; başka hiç birşey değil!.» itminanına erme-
merkezi olmaktır ki, her tarafa yönelir, dünyayı si şarttır. Kalpde başka alakalara yer kaldıkça
ve dünya işlerini hep o düşünür ve göz açıp ka- böyle bir itminan teşekkül edemez ve zikr halis
payıncaya kadar yerleri, gökleri ve bütün alem- olamaz. Başlangıçta bu itminana erilemese de
leri dolaşır, işte onu bütün fikirlerden caydırıp, yine zikri bırakmamak ve bu his elde edilince-
tiksindirip, yürek dediğimiz maddî et parçası- ye kadar zikre devam etmek gerekir.
na döndürmek ve zikirle bağlamak lazımdır. O Mevlana Aliyüddin diyor ki:
türlü ki, Tevhid Kelimesindeki (lâ) hecesini yu- —Başlangıçta ilk zikir emrini aldığım za-
man «Allahım, benim muradım sensin, se-
Kasım 2013 49 | dosta doğru