Page 53 - Dosta Doğru Dergisi 3. Sayı
P. 53
ma ve Yazma (İman ve İtikat)
Mehmet DEMİROK
‘’Ey Resulüm Besmele getirerek, Rabb’ının izah etmeye lüzum var mı?
adıyla oku; ki; her şeyi ‘’ O ‘’ yarattı. İnsanı bir Herkesin okuma bildiği bir cemiyette oku-
kan pıtısından yarattı. Oku… Senin Rabb’ın
nihayetsiz Kerem Sahibidir. . Ki ‘’O’’, Kalem ile ma ihtiyacını giderecek yazıcılara da ihtiyaç
Yazıyı öğretti. İnsana bilmediği şeyleri öğret- vardır. Ki, bu yazıcılar bağlı bulunduğu top-
ti.’’[1] lumun; Milli ve Manevi değerlerini ne ölçüde
dile getirirlerse o düzeyde el üstünde tutulur-
Okumak… Okumak… Okumak… Sonun- lar. Bu itibarla yazarlar cemiyetlerin ayrılmaz
da ya hiç olmak; ya da bütünüyle var olmak. parçalarıdırlar.
İnsan varlığa taliptir; Çünkü yaradılışında ‘’
Var Olan’’dan bir parça vardır. O parçanın hak- Yazar yaşadığı toplumun, vicdanı, Adalet
kını vermek için, okumak ve yazmak gerekir. timsali, sevgi ve merhamet dolu eli, ağlayan
gözleri, dinleyen kulakları ve haykıran sesidir.
İnsan kimi zaman neyi nasıl yazacağını bile- Fakat zaman zaman yazarlar şahsi varlıklarını,
mez. Kalem yürümez veya yürütülemez! Ama kin ve nefretlerini cemiyetlere kabul ettirmek
birde yürümeye başlayınca, artık durmak bil- isteyen bir asi de olabilirler. Bazen kendi iç
mez. Güzeli seven güzeli; çirkini seven çirkini; dünyalarındaki kara bulutları cemiyetin üze-
HAKK’ ı seven HAKK’ ı yazar. Biz nasıl ki ezel- rine çökertirler. Bazen de umutsuz iç dünya-
de ‘’MUTLAK GÜZEL’’den gelmişsek yine O larıyla bir milletin geleceğini karartırlar. Biz
‘’EBEDİ GÜZEL’’e döneceğiz. Güzel den gelip böle bir ölçüyü kabul edemeyiz. Yazar: Sevgi,
güzel e giden bir yolcunun azığı, isteği, bakışı, Aşk, Muhabbet, Ümit, Hak, Hakikat, Adalet ve
duyuşu, sezişi, gülüşü ve sevmesi ne olabilir? İman timsalidir. Bu Duyguları anlatmasını bi-
Elbette ki bütün var oluşu ile ‘’GÜZEL’’. lendir. Cemiyetteki her türlü kırgınlıkların üs-
Evet bizler güzele talip olmuş, yarım kalpli,
kırık kalemli, aşksız ve meşksiz birer acizleriz.
Elinize aldığınız bu kitapta şüphesiz, acizlik
içinde kıvranan gönlümüzün, kırık dökük ağ-
layışları vardır. Hiçbir sanat gayesi gütmeden ‘’
Beceremez isek de, bu yolda ölürüz’’ sözünün
hakiki talipcisi olmaya gayret eden zavallı bir
kardeşinizden başkası değilim.
Yeryüzünde ki bütün mevcudatın ALLAH’ ı
her şeyden ‘’gerek bilerek, gerekse bilmeyerek’’
çok andığını ve dönüşün ‘’ O ‘’na olduğunu
çok iyi biliyoruz. Çiçeklerin ALLAH, ALLAH
diye koktuğunu, Yağmurların ALLAH, AL-
LAH yağdığını, Irmakların ALLAH, ALLAH
diye coştuğunu seziyoruz. Canlı cansız bütün
varlıkların böylesine ALLAH’I tespih ettiği bir
kâinatta akıl sahibi bir varlığın ‘’insan’’ neden
Allah’ı daha çok anması gerektiğini bilmem
dosta doğru 52 | Kasım 2013