Page 54 - Dosta Doğru Dergisi 3. Sayı
P. 54
inden gelebilen, bütün fitne-fesat yuvalarını Medeniyet icaplarından dır diye, faaliyetlerine
yıkabilen, tüm ayrılıkları birleştiren bir ‘’TEV- göz yumulan ve ismini şuraya ar’ımızdan, ha-
HİT MÜJDECİSİDİR’’ ya’mız dan ve utancımızdan yazamayacağımız
fakat Muhterem okuyucularımızın malumları
Milletleri kendi varlıklarından koparmak olan yerlerin seneler sonra bu topluma tedavi-
kolay değildir, hele hele Müslüman olan top- si mümkün olmayan ne büyük yaralar açtığını
lumları asla. Zira Kemale ermiş ve yalnız ‘’ İn- hepimiz gördük ve daha da göreceğiz.
sanlık ‘’ için gelmiş olan ve bir manevi zincirler
halkasını koparmak mümkün değildir. İşte üç İnsanların çoğu haktan, hakikatten ayrılmış,
yüz seneden beri Batı kültürü’nde eritilmek en nefsani ve şehevi arzularının peşine düşmüş,
azından, dumura uğratılmak istenen Türkiye.... makam ve mevki için yapamayacağı aşağılık
İman ve İnanç timsali binlerce insan, yan-yana kalmamış, moda uğruna, medeniyet adına Av-
gelip Allah için, Resul için, birçok ibadetler ya- rupa dan gelen esintiye mecburmuş gibi sarıl-
pabiliyorlar. Hatta daha da ileri giderek tek vü- mışlardır. Şark ve garp da İslamiyet hızla ya-
cut olup ‘’ TEVHİT AKİDESİ’’ne bağlılıklarını yılırken, bu evliya ve enbiya yurdunda yetişen
dile getirebiliyorlar. gençlerimiz hızla dejenere olarak yabancıların
“Parasız askerler”i durumuna düşmektedirler.
Asırlardır Milli ve Manevi değerlerimize ze-
hir akıttılar geri kalmışlığın suçunu ‘’İslam’’a İnsanlığın var oluşundan bu güne kadar,
yüklettiler, Namusumuzu kirlettiler. Vatanı- fert ve toplumların yaşama hırsı içinde ne
mıza ve Milletimize göz diktiler. Hala bir çok- yapacağını şaşırmış olmaları, hele hele ölüm
ları nın aynı fikir ve duyguları devam ediyor. korkusuna, yok olma hissine, kapıldıklarında
Acaba geri kalmışlığımızın sebebi cidden ‘’İs- tek çareyi ‘’Yaşamak için öldürme’’ prensibine
lam’’mı? Buna baştaki Ayet-i-Kerime yeterince uyarak varlıklarını idame ettiriyoruz sanmala-
cevap veriyor. Yoksa yönümüzü ve istikameti- rıdır. Maneviyattan yoksun durumda olanlar
mizi ve hatta hedefimizi çok iyi seçemediğimiz ise daha da vahşileşerek akla hayale gelmedik
den midir? canavarlıkları, hemcinslerine nasıl reva gör-
düklerini esefle izliyoruz.
Bir millet elbette doğusuyla ve batısıyla,
dostuyla veya düşmanıyla çeşitli münasebetler Acaba İnsanlığın görevi cidden böyle mi
kurabilir. Bu dostluk ve münasebetler safça ve olmalı? Veyahut da ben insanım diyenlerin,
gayeden uzak olmamalıdır. çeşitli adlar altında birbirlerine yapılan barbar-
ca, canice, yamyamca, canavarlıklara, cidden o
Asırlarca evvel, İslamiyet e karşı açılmış olan güzel gördüğümüz insanların, bu manzarala-
bu savaş; içte ve dışta sinsice ve aleni bir şekilde rı seyir etmesi mi gerekiyor? Boyu-bosu, ırkı,
devam etmektedir. Müslüman bildiğimiz bazı rengi, dini, mezhebi ne olursa olsun, Ben in-
şuursuzlar da bilerek veya bilmeyerek dışarıda- sanım diyen, hiç kimse, ama hiç kimse bu tip
ki İslam düşmanlarının maşası durumuna düş- olumsuzluklara karşı kayıtsız kalmamalı. İş
mektedirler. Ama asıl acı olan tarafımız, İslam işten geçmeden, şiddete baş vurmadan ‘’Kara
diyarı olan bu güzel memleketimizde, İslam a gün dostu’’ olunmalıdır.
karşı alenen dil uzatanların karşısına çıkılama-
yışıdır. Kasım 2013 53 | dosta doğru
Dünyamız cidden öyle bir duruma gelmiş ki,