Page 33 - Dosta Doğru Dergisi 2. Sayı
P. 33

im güzel işleyemediğimiz amelimiz             Daha sonra Yuşa Aleyhisselam za-         inanan aklı iradesini kullanırsa o hakkı
dağlar gibi gözümüzün önüne geliyor,         manında yaşanmış olanlar var. Allah          batılı seçer, seçmemenin imkânı yok,
görünüyor. Hâlbuki “Ameli güzel işle         Kur’an’da bunları bize bildiriyor. Geç-      seçer.
işlememiş gibi bil.” denmiş.                 mişte öyle olaylar, maceralar yaşanmış,
                                             bir hakikat var.                                 Evet, bir de var ki inancı yoktur o
     İşte “Hasenâtül ebrar seyyiâtül mu-                                                  seçemez. Fakat bir de var ki küfrî ina-
karrebîn.” diye niye buyurulmuş?                 Hazreti Musa zamanında Bağra-            dı var. Bu ateşle ihtar edilen on kişinin
                                             min Bağra varmış, Erzurum’da meza-           küfrî inatları tutmuş. Niçin? Peygamber
    ‘Hasenâtül ebrar’ yani hasene; se-       rı da oradadır. Mesela imansız gitmiş        Efendimiz’e hasetlenmişler, Peygamber
vap, amel.                                   ama öyle bir âlimmiş ki kendisi değil        Efendimiz’den nübüvveti kıskanmışlar.
                                             talebeleri de keramette güçlüymüşler,        Niçin? Fakir olduğu için, yetim olduğu
    ‘Hasenâtül ebrar’; Amel işleyen, se-     keramet göstermişler, öyle bir âbidmiş       için.
vap işleyen.                                 ama imansız gitmiş. Neden? Hazreti
                                             Musa’ya karşı çıkmış.                            —Biz zenginiz, bu kadar zenginler
    ‘Seyyiâtül mukarrebin’, Seyyie ne?                                                    var, bu kadar sahipliler, çevresi olanlar
Günah.                                           —Hazreti Musa Erzurum’a niye ge-         var. Niye bu yetime, bu fakire geldi bu
                                             liyor? Demiş.                                nübüvvet?
    Mukarrebîn kim? Mukarrebîn de
ondan kaçan.                                     Allah emretmiş, Hazreti Musa Kelî-           Diye, onun nübüvvetini bu yüzden
                                             mullah Erzurum’un ıslahına gidiyor.          inkâr ettiler, bile bile inkâr ettiler.
    Ama şimdi bu nasıl anlaşılıyor?
    Yani burada anlaşılıyor ki ebrarla-          —Niye buraya geliyor? Ben burada             Onun için işte “Hasenâtül ebrar sey-
rın, amel işleyenlerin sevap diye işle-      kâfi gelmiyor muyum? Buradaki insan-         yietül mukarrebîn.” buyrulmuş. Ebrar-
diklerinden mukarrepler günahtır diye        lara benim vaazım, nasihatim yetmiyor        ların sevaptır diye işlediklerinden mu-
kaçarlar. Evet, zâhirde anlaşılan budur.     mu? Ben bunları irşat edemez miyim ki        karrepler günahtır diye kaçarlar.
    Kaçarlar ama nasıl kaçarlar?             o niye geliyor buraya? Demiş.
    İşte ebrar ameli işler; onu büyük bir                                                     Bunlar kaçarlar ama nasıl kaçarlar?
kâr, kazanç bilir.                               Ona manevi gücünü göstermiş,             İşte şundan anlaşılıyor ki:
    İşlemiş olduğu amelden kazancı ne?       kerameti var ya beddua etmiş Hazreti
Sevabı var.                                  Musa’nın yolunu bağlamış. Deniz yolu             Âmeli güzel işle, işlememiş gibi bil.
    Cenabı Hak bunu zaten buyurmuş.          ile gelmiş, Trabzon’dan Zigana Dağı-             Bu da ancak ihlâsla olur.
Ama bu zâhirdedir.                           nı aşmış Kop dağına gelmiş. Bayburtla            Demek ki o zaman şeriat; ilim, amel,
    Bu bâtında, tarikatta âmelin değil       Erzincan Erzurum arasında Kop Dağı           ihlâstan ibaret.
canın kıymeti yok.                           vardır Kop Dağı’nda kapanmış kalmış.             İlim bilmek, amel işlemek, ihlâs da
    Bir insan amelinden geçmezse ca-         O Bağramin Bağra dua etmiş, yani büyü        ilmini, amelini Allah için işlemektir, Al-
nından nasıl geçecek ki?                     yapmış. Batıl olduktan sonra onunki          lah yolunda harcamaktır.
    Evvela insan dünyadan geçiyor, on-       büyü olabilir. Çünkü bu büyüler deyin-           Eğer insan ilmini, amelini maddiya-
dan sonra ahiretten geçiyor.                 ce sihr-i helali var, sihr-i harami var.     ta yaslıyorsa onda ihlâs yok.
    Ahireti ne için seviyor, ne niçin isti-                                                   İlmini, amelini bir menfaate harcı-
yor? Ahiretin isteği nedir? Ameldir.             Mesela bir sihr-i harami vardır ki       yorsa onda ihlâs yok.
    Eğer sevmese zaten amel işlemez;         bir insanın yolunu bağlar, işini bağlar          Öyleyse burada demek ki şeriat, ta-
istemezse de amel işlemez.                   işte ona bir kâğıtla kürekle veyahut da      rikat, hakikat, marifet olduğu gibi bura-
    Ki insanlar dünyadan geçiyorlar.         ona bir şey gösterir, gözüne bir şeyler      da da işte esas ihlâs kimdedir?
Dünyadan geçmezse zaten ahireti elde         gösterir, bu sihr-i haramidir. Sihr-i ha-        Tarikat ehlinde. Niçin, neden?
edemiyor. Ahiretin karşısında dünyayı        rami şeytandandır. Ama sihr-i helali             Çünkü tarikat ehli kendi nefsini bil-
yok etmedinse ahireti kazanamazsın.          ise Hak’tan tecellî eder, Hak’tan tecellî    miştir. Nefsini bilmişse eksiğini, nok-
    “Allah’ın fazl u tevfiki, kişinin mert-  edendir.                                     sanlığını bilmiştir, Rabbisine karşı olan
liği, kişiyi cennete sokar.”                                                              noksanlığını bilmiştir.
    Demek burada Allah, cennetini ku-            Peygamber Efendimiz’in zamanın-              Eğer nefsini bilmezse noksanlığını
luna bahşederse ancak kul cennete gi-        da çok sihirbazlar vardı. Sihir yapanlar
rer.                                         vardı. Peygamber Efendimiz’in nübüv-                            dosta doğru | 31
    Ama kime bahşedecekmiş? Mertle-          vetini inkâr edenlere o sihirbazların si-
re, cömertlere.                              hirlerinin onlara bir desteği oldu.
    “Allah’ın fazlu tevfiki, Allah’ın bah-
şetmesi”, hadisi şerif “Kişinin mertliği,        Hâlbuki hâşâ bilmez mi? Allah in-
kişiyi cennete sokar, kişi ameli ile cen-    sanlara akıl vermiş, insanlar hak ile ba-
nete giremez.”[19].                          tılı seçmez mi? Seçer. Niçin?
    Niçin?
    İşte şeriat; ilim, amel, ihlâstan iba-       Allah akıl vermiş insanlara. Her
rettir.                                      akıllı olan hakkı batılı seçer, seçmeme-
    Adamın ilmi olur, ameli olmaz. O         nin imkânı yoktur. Neden?
ilim onu kurtarır mı? Kurtarmaz.
    Ameli olur, ihlâsı olmaz. O amel             Allah, Cenabı Hak insanlara bu aklı
onu kurtarır mı? Kurtarırsa niçin geç-       vermiş ki kendisi için zararlı nedir, ya-
mişte Bağramin Bağra çok yaşamış, çok        rarlı nedir bilsin.
amel işlemiş niye imansız gitmiş?
                                                 Allah bu insanlara irade vermiş ki
ağustos 2013                                 o zararlı şeyden kendisini koruyabilsin.
                                             Geri alsın; yararlı şeyi de elde edebilsin.

                                                 Allah bu aklı, bu iradeyi insanla-
                                             ra bunun için vermiştir. Ama burada
   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38