Page 25 - Dosta Doğru Dergisi 3. Sayı
P. 25

eccüh Sohbeti

mayan bir şey.                                     ikram ediliyor. Ya da satılan bir yeme maddesi
   Şeriat demek yok olan bir şey, cesedimiz        alacaksın, önüne bir kab getiriyorlar. O temiz
                                                   kabın içine koyulan temiz madde kabı kirlete-
nefsimiz yok olabiliyor.                           bilir mi? Kirletemez. Bir de; kabın çok temiz
   Ama ruh yok olmuyor, o hakikat ruhu tanı-       de o kaba sen pis bir şey alıyorsun, temiz bir
                                                   şey almıyorsun, o kap temiz olur mu? O kap da
yor, onun bir makamı var. Gelmiş olduğu            pislenir, kirlenir.
   bir yer var, nereden geldiğini bilmişse eğer,
                                                      Burada da işte bizim kabdan mana kalbi-
ruhu hakikate ulaştırdın. Bu da tarikattan ge-     mizdir. Bizim kalbimize verilen bir muhabbet
çer, tarikatı olmayan bu hakikate ulaşamıyor.
Şeriat, tarikat, hakikat, marifet.                            var, bu da mürşit sevgisi, meşayih
                                                                   sevgisidir. Meşayih sevgisi ol-
   Marifete hakikatten seçilenler, yani                               mayanın kalbinde aşk yoktur,
velîlerden seçilenlerden ulaşıyor.                                       muhabbet yoktur.
                                                                              Muhabbet demek Al-
   Bu velî nerede bakın. Ken-                                              lah sevgisidir. Ama mür-
dine görev tevdi olunan ir-                                                 şit vasıtasıyla, onun için
şat memurları var, bir de                                                   bak! Celâlî Baba hazret-
gavs var, kutup var. İsterse                                                leri ne buyurmuş:
dünya yüzünde bir mil-                                                          Metahından alan gel-
yon velî olsun. Bir milyon                                                  sin derin deryadan almı-
olması mümkün değil                                                        şam
ama bize bildirilen emir                                                     Bugün aşkın pazarıdır
şudur; büyüklerimizin                                                  veren Mevlâmdan almışam
emri, tasavvuf âlimlerinin                                              Burada ne diyor? Benim sat-
emri burada, arz üzerinde
her bir asırda 124 bin peygam-                                  tığım herkesin sattığından farklıdır.
berin temsilcisi vekili olan velî                       Mesela adam imalatçı, neyi imal etmişse
mevcuttur. Küreyi arzda, Türkiye’de                onu satıyor. Pazara götürüp onu satıyor. Veya-
değil, ne kadar İslam beldeleri varsa, o üç        hut da yeme maddesi, giyme maddesi, efendim
kıtada var, Avrupa’da var, Asya’da var, Afrika’da  çalıştığı alet, kullanılacak olan aletleri ne yapı-
var, hatta Amerika’da da var. Oraya da sıçradı.    yor? Yapmış, imal etmiş, satıyor, pazarlıyor.
                                                      Bu da diyor, benim de bir metahım var, sa-
   Evet demek ki 124 bin peygamberin temsil-       tıyorum. Benim metahımın müşterisi gelsin.
cisi olan bunlar kimler? İnsanlardan, avam içe-    Ama ben metahımı derin deryadan almışım.
risinden seçilmiş velîlerdir. Ne ile seçilmişler?     Derin deryaysa bir ilimdir. Bu ilim ise kalp
                                                   ilmidir. Derin derya dibi olmayandır. Kalp il-
   Ama tarikattan, şeriattan geçiliyor. Şeria-     minin dibi yoktur. Ledünnî ilminin sonu, ni-
tımız tam olacak ki, tarikatımız olsun. Bakın      hayeti yoktur.
bunlar olacak, evet bu da;                            Onun derinliği ölçülmez, onun sınırı ölçül-
                                                   mez. Evet.
   Kabiliyet bizde olmazsa meşayih neylesin           Bugün aşkın pazarıdır
   İster ise mürşidi olsun Muhammed Hazreti           Allah aşkını pazarlıyorum, bunu satıyorum.
   (Allahümme salli alâ Muhammed) Kabili-             Veren Mevlâmdan almışam
yetse burada kab anlamındadır. Kab kabiliyet
demektir. Kab ise bizim kalbimizdir.
   Mesela bir kabı taşıyan var misal. O kabı
taşıyan, o kabın içerisine bir madde koydu. O
kaptan bir madde, bir yeme maddesi dağılıyor,

dosta doğru 24 | Kasım 2013
   20   21   22   23   24   25   26   27   28   29   30