Page 58 - Dosta Doğru Dergisi 2. Sayı
P. 58

şeyi kâğıda dökemez. Bu ister kelime         İkincinin misali: Fevk lâfzının ma-         zarurî sebebleri vardır ki defi mümkün
olsun, ister suret olsun müsâvidir. O da     nen üstünlük mânâsıyla tevili gibi ki,          değildir, Allah da insanı vüs’atinden
beyin vasıtasıyla kalbı, yani kendi âlemi    meselâ «Sultan vezirin fevkındadır»             fazlasıyla mükellef tutmadığına göre ne
olan bedeninin işlerini idâre eder. Beyin    sözünden murad, «Sultan vezirden mâ-            yapmak lâzım? dır.
ise vücudun arşı değil midir?» şeklinde      nen yüksektir» mânâsıdır. Biz bunun
bir te’vîl doğru mudur, değil midir?         böyle olduğunda ve Allah için câiz bu-              Bu durumdaki bir kimseye iki vazife
                                             lunduğunda şüphe etmeyiz. Fakat çok             düşmektedir:
    İnsan, bulunduğu mertebeye göre          kere
Arş’ın Allah’a göre ne durumda oldu-                                                             Birincisi: Gelen zanna hakikât diye
ğunu isbat ve beyanda çok kerre te-                                                       	  inanmaması için nefsini kendi hâline
reddüd eder. Bu nisbet Allah hakkında        gibi ayetlerde fevk kelimesiyle mânevi          bırakmamaktır, şuurunu kaybedip nef-
câiz olur mu, olmaz mı? der. Aynı şeyi       yükseklik, yücelik, üstünlük mü kasde-          sinden gaflet etmemektir ki ona inan-
kendi hâline tatbik etmesi de müşkildir.     diliyor, yoksa Allah Sübhânehu ve Teâlâ         dırıp saptırmasın. Çünkü bu durumda
Çünkü Allah bir sünnet, yani bir kanun       Hazretlerinin celâline lâyık daha başka         her zaman, hataya düşmek ihtimali
koymuştur, bir de âdet koymuştur. Eğer       bir mânâ mı murad ediliyor? Ancak bu            vardır. Zannının gerektirdiğiyle nefsine
kulun zannettiğinin hilâfı muhal ise ta-     mânânın zaman ve mekânla alâkası bu-            aldanıp kesin hükümler vermekten sa-
savvur ettiği nisbeti isbat etmiştir. Bu da  lunmaması lâzımdır. Çünkü bu lâfız,             kınmalıdır.
aklen câiz ise isbat edilmiş kabul edilir.   cisim olmayan hakkındadır. Bir cisme
İsbata çalıştığı şey vakıa olarak mevcud     sıfat olmayan hakkında da muhaldir. Bu              İkincisi: Söylediği bir şey hakkında
mudur? hususlarına gelince, bu mevzu-        iki zandan herhangi birisi insanın canı-        mutlak kelâm sarf etmemelidir. Yani
lara orta derecelerdeki kimseler kapılır-    na işlemişcesine yerleşir, sadrında yer         istivadan murad şu, fevkdan murad şu-
larsa ekseriyetle zanna düşerler ve zan-     ederse, onu içinden atabilmesi, ihtiyârı        dur dememelidir. Çünkü bilmediği bir
da kalırlar. Bir neticeye de varamazlar.     dahilinde değildir. Zannedemeyebilme-           şey hakkında hüküm vermiş olur. Hal-
Bu mânânın kendisinde zanna düşül-           si de elinde değildir. Çünkü zannın bazı        buki,
mesinin misalidir.
                                                                                                 —«Hakkında ilmin olmayan bir şe-
                                                                                             yin ardına düşme, hakkında konuşma!»
                                                                                             buyurulmuştur.

56 | dosta doğru                                                                             ağustos 2013
   53   54   55   56   57   58   59   60   61   62   63