Page 9 - Gülden Bülbüllere 2 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 9
Tasavvuf Sohbetleri -2 9
1- Râbıta-yı nakş-ı hayâl
2- Râbıta-yı nakş-ı cemâl
“Râbıta-yı nakş-ı hayâl” bizim irademizde, bizim emrimizde. Ama “Nakş-
ı cemâl” ondan doğacak. Biz elimizde olan hayâli yapa yapa bir meleke mey-
dana geliyor. Sıfat meydana geliyor. Nasıl ki Mecnun “Leyla, Leyla” diye diye
kendisi olmuş Leyla. Eşya olmuş Leyla. Mademki Allah bize bunu nasip
etmiş, inandık yaşayalım. Yaşamadan inancımıza ulaşamayız.
Şeriatı da böyle, tarîkatı da böyle yaşamak mecburiyeti vardır. Şeriatta
“Edille-i Şerriye” vardır. Yaşamak mecburiyeti vardır. Tarîkatta da tarîkatın
şartları var. Eğer tarîkatın şartlarını yaşıyorsan sendeki kötü ahlaklar zamanla
silinip gidiyor. Kelâm-ı kibâr:
Yeter ey murg-ı cân gülşâne gel gel
Gül açıldı baharistâna gel gel
Mariz isen belâ bahrinde kalma
Tabib-i hâzıkı Lomân’a gel gel
Erit cismin çıkar zubûrlarını
Sadef ol lu’lu-i mercâna gel gel
Dil ile göz kulak kapılarını
Kapayıp sohbet-i cânâna gel gel
Gözünle yasaklara bakma. Kulağınla malâyâni dinleme, gıybet etme,
çalgıları dinleme.
Sohbet-i cânân: Evliyâullâhın sohbeti. Onun sohbetine gelirsen onun
sohbetini dinleye dinleye cismin zuburları erir. Bir balı ateşe koyarsanız onun
mumu erir. Ateşi görünce eriyen mum çıkınca o zaman sâfi olur.
Bir yağ erimeden onun içindeki maddeler sâfi olmuyor. Sohbet de bizim
kötü huylarımızı (zuburları), 79 kötü ahlakımızı gideriyor. Şeriatta da bunlar
gider mi? Gider ama esas önemli olanları gitmez. Bir âlim olur, onda da küfür
olur. Mesela bir kimseyle küstüğü zaman barışmak istemez. Bir kimseden ezi-
yet görünce onu affetmek istemez. Haset az da olsa âlimlerde, âbitlerde vardır.
Ama ne zaman bir evliyâullâhın sohbetini dinlerse:
Erit cismin çıkar zubûrlarını
Sadef ol lu’lu-i mercâna gel gel
Sohbet dinlerken sohbet onu öyle yoğurur ki onda daha ham madde
bırakmaz. Zuburları yok eder. O zaman sâfileşir. “Sâfiye” makamına ulaşır.
İnsanlar için en yüksek makam “Sâfiye” makamı. Demek ki sâfileşmiş. Her
şeyi atmış, iç aleminden her şeyi çıkarmış, Allah’tan başka bir şey kalmamış.
Ama sa’y etmeden olmaz. Allah’ın fazl u tevfiki sa’y ile. Sa’y eden
ulaşıyor. Ama sa’y da bir noktaya kadar. Yolumuzun birçok zahmetli yerlerini
uzun mesafelerini, dağlarını, tepelerini aşacaksın. Senin bir sevgilin var oraya
ulaşmak için birkaç vasıtaya bineceksin. Kara yolunda arabaya bineceksin.
Deniz yolunda vapura bineceksin. Dağ yolunu uçakla geçeceksin. Ne oldu?
Tamamen yaklaştın kapısına. Ne oldu? Kapı açılmaz, kapının açılmasını