Page 49 - Dosta Doğru Dergisi 2. Sayı
P. 49
şürürse artık onu hidâyete eriştire- za-i celâle ma’tûfdur. cümlesi bilir,» şeklindedir. Bu, Mücâhid’in ve
cek kimse, yoktur,» (3) buyurmuştur ki, ise hâl cümlesidir, der. İşte İbn-i Ab- Rebi’in kavlidir. Ekseri ulemâ da
bunu beyân eder. Yine Kur’an’ın bir bas’ın, «Ben ilimde râsih olanlarda- «vav»’ın isti’nâfiyye olduğunu, yâni âyet
kısmı muhkem, bir kısmı müteşâbihdir. nım,», Mücâhid’in, «Ben onun te’vîlini içinde bu «vav» ile yeni bir cümle başla-
Yine bu da mânâ cihetindendir. bilenlerdenim» demelerinin mesnedi dığını söylediler. Buna göre âyetin
budur. mânâsı: «Onun te’vîlini Allah’dan başka
Allâme Necmuddin Ebu Hafs Umer İbnu Cüreyc de: «Müteşâbih, anla- kimse bilmez. Râsih âlimler de derler
bin. Muhammed bin Ahmed- en-Ne- şılmasına imkân bulunmayan demektir. ki: Bunların cümlesinin Rabbimiz in-
sefî’nin «et-Teysîr»mde de bu tasnif Kul, onun hakîkatına inanmakla mü- dinden olduğuna îman ettik,» şeklinde-
vardır. kellefdir. Bunlar da vechu’llah, yedullah dir. Bu da Taavus’un İbnu Abbas’dan ri-
ve istiva âyetlerinden ibarettir,» der. vâyetidir. Allah cümlesinden razı olsun.
Et-Te’vılât şerhinde bu âyet-i celile Bazıları da: «Müteşâbih, mânâsının
hakkında der ki; hamlolunamayacağı şekillerden dola- İmam Mâlik’e râsihlerin kimler ol-
yı lâfzının iştibâhından dolayı kişinin duğu soruldu, o da: İlmiyle âmil olan
«Bir kısım ulemâ, muhkem âyet- daha evvelki mâ- lûmatı istikaametinde âlimlerdir, dedi.
lerin akılla anlaşılıp beyanı mümkün aklına yatıramadığı âyetlerdir, dediler.
olan, müteşâbih âyetlerin de akılla id- Râsih âlimler demek, mârifetullahı Yine denildi ki: İlimde râsih olan
râki mümkün olmayan, ancak ehlinden kazanmakla ilmin hakikati- na ermiş demek, ilminde şu dört şey bulunan
duymakla öğrenilebilen âyetler oldu- ve sözleri ilimleriyle tamamen mutabık kimse demektir:
ğunu söylediler. Bir kısım ulemâ da, bulunan ehl-i tevhid demektir.
muhkem âyetler, tevhid ve Allah’a îman İmam Muhyi’ssünne Ebu Muham- 1. Allah ile kendisi arasında takva,
meselelerini beyân eden âyetlerdir. med el-Huseyri bin Mes’ud el- Feirrâ 2. Mahlûkat ile kendisi arasında te-
Bunların dışındaki âyetler müteşâbih el-Beğavî der ki: vazu,
âyetlerdir, dediler. —«Ulemâ bu âyetin nazmında bir- 3. Dünya ile kendisi arasında zühd,
birinden farklı görüşlerde bulundular. 4. Nefsiyle kendisi arasında mücâ-
Sülemî’nin «Hakaaik»ında zikro- Bazıları er-râsihun kelimesinin başın- hede.
lunduğuna göre Muhammed bin Fadl daki «vav» atıf içindir. «Kalblerinde eğrilik bulunanlar» ise
- rahımehullah «Muhkem ancak îhlâs bütün bid’at ehilleridir.
sûresidir. Çünkü onda sadece ve sadece cümleside hâl cümlesidir. Umer İbnu Abdü’aziz de der ki:
tevhid mevzuu vardır,» der. Buna göre, âyetin mânâsı: «Mü- «Kur’an’ın te’vili ilminde râsihlerin
teşâbihâtın te’vîlin ancak Allah ve bun- ilimlerinin sonu, «Bunların cümlesinin
İmam Muhammed’ bin Tayfur ların cümlesinin Rabbimiz indinden Rabbimiz indinden olduğuna inandık»
es-Secâveridî - rahımehullah - da «Ay- olduğuna inandık diyen râsih âlimler sözünü hakikatine ererek söyleyebilme-
nu’l-meânî» isimli eserinde Al-i İmran leridir.» Bu sözü de bir kısmı bu konuda
sûresinin yukarıda geçen âyetinin ölçü kabul ettiler ve âyetin zâhirî mânâ-
cümlesindeki kelimesi lâf-
ağustos 2013 dosta doğru | 47

