Page 11 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 11

Tasavvuf Sohbetleri -1                                            11

               Nereden gelmiş, niye gelmiş, nereye gidecek bilmektir.
               Bunu herkes bilmez. Ancak bunu bildiren meşâyihtir. Bildirmekten mak-
            sat,  seni  ulaştırıyor.  Senin  ruhun  çok  yüksek,  ulvî  bir  makamdan  geldi.
            Fakat, o yüksek, o ulvî makama sen çıkamıyorsun, gidemiyorsun, ancak seni
            götüren kim oluyor? Meşâyihin oluyor.
               Canım kurban olsun Resûlullâh’a
               Bizi kabul etti âli dergâha
               Emreyledi şeyhim Muhammed Şâh’a
               Çıkardı zulmetten bâlâya bizi
               Bâlâ nedir? Yüksek demek. Zulmet bu dünya, zemin. Zulmet bu dünya-
            dır.  Anasır-ı  zıddiyetimizi  çeviremedikse  zulmetteyiz.  Noksan  sıfatı-mızı
            çevirmedikse  cesedimiz  de  zulmettedir.  Cesedimiz  de  nefsimizin,  vücudu-
            muzun zindanı. Bu ruhu zindandan kurtarmak lazımdır. Nasıl kurtaracaksın?
            Bir meşâyihe gider nefsini teslim edersen o senin ruhunu nefsinden kurtarır.
            Bunun için insanda, bir kimsede sultanî zikir meydana gelirse, onun sadece
            kalbi zikretmiyor, bütün azaları zikrediyor. Onun vücudundaki bütün kılları
            zikrediyor. Bir de eğer onda kalp âlemi açılıyorsa, kalp âlemi açılınca kalbin
            hakikatinde bütün mükevvenâtta halkiyyeti, Cenâb-ı Allah’ın hakikati var o
            kalpte.
               Bütün nebâtâtın büyümesi gibi, onların hepsi bir vücut gösteriyorlar. On-
            lar harekete geliyorlar, canlanıyorlar. Bir nefeste bütün kâinatın nefesi kadar
            zikreder bir evliyâullâh. Ne ile? Manevî büyüklük ile, kalbinin açılması ile.
            Bir insanın kalbi açılırsa büyük varlık oluyor bu insan.
               Cenâb-ı  Hak:  “Arşa,  kürse,  hiçbir  yere  sığmam  ben.  Mü’min  kulumun
            kalbine sığarım.” diyor.
               Onun için kalp, beyt-i Celil’dir. Bütün insanların mı? Hâşâ, bazı insan-
            ların,  gafil  olan  insanların  kalbi  nedir?  Onların  kalbi  de,  affedersiniz  bir
            mezbeleliktir,  pistir.  Onların  kalbi  pistir.  Ama  Allah’ı  zikreden  kalp,
            temizdir. Allah’ı zikreden kalp, büyüktür. Allah’ı zikreden kalp, geniştir. Ne
            kadar büyük ne kadar geniş? Akıllar onu idrak edemiyor. Ama ne kadar dar,
            ne kadar pis? Dar dediğimizden daha dar, tahmin ettiğimizden daha pistir,
            affedersiniz.  Niye?  Çünkü,  bak  Cenâb-ı  Hak  ne  buyuruyor?  Peygamber
            Efendimiz (sav) hadisinde ne buyuruyor?
               “Gönlünüzde neyi beslerseniz mabudunuz odur.”
               Mabud  puttur.  Bir  insan  putperest  olursa  bundan  daha  pis  bir  şey  olur
            mu? Ondan daha habis bir kimse olur mu? Ama kelamda:
               Ey tahâretten habersiz, râbıta bilmez habîs
               Tahareti olmayanın cesedi temiz olmadığı gibi, râbıtası olmayanın da kal-
            bi temiz olmaz. Çünkü râbıta kalpten her şeyi atar, çıkarır. Râbıta olmazsa o
            kalpte çok şeyler var. Onlar masiva ile kirlenmiştir, paslanmıştır, mülevves
            olmuştur.
   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16