Page 173 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 173

Tasavvuf Sohbetleri -1                                           173



                                          “Sev…”



                                                          (20 Mayıs 1990 / Teveccüh)

               Hepiniz hoş geldiniz, sefa geldiniz, feyiz getirdiniz, nur getirdiniz.
               Biz  büyüklerimizi  taklit  edeceğiz.  Onlar  yapmış.  Biz  de  yapmaya  çalı-
            şacağız.
               Ateş-i aşkınla yandır Sâlih’i
               Şarâb-ı lebinle kandır Sâlih’i
               Leb: Dudak. Allah aşkına düşenler sarhoş olurlar. Mest olurlar.
               Şarâb-ı lâ-yezâlîden içenlere hımar olmaz
               Hımar: İnsanları sarhoş eden her şeye denir.
               Bir de, Allah aşkı da insanları sarhoş ediyor. Bu da, aşk şarabı oluyor.
            Aşk bâdesi oluyor.
               Senin sevgin bende öyle çoğalsın ki, tamamen bu sevgi beni ihâta etsin.
            Her şeyimi yok etsin. Bu yok olma cesedin yok oluşu değil. Manevî cismimi
            yok etsin. İnsanların derûnunda, gönlünde neler varsa, Allah aşkı hepsini yok
            eder. Yanmak budur işte.
               Senin dudaklarından çıkan kelâmlar da insanı sarhoş eder. Mest eder.
               Taklidden tahkîke dönder Sâlih’i
               Afv eyle hizmette noksanımız var
               Taklit denilince evliyâullâha karşı müridin her şeyi taklit oluyor. Niçin?
            Mürit  irâde  sahibi.  Müptedî  âleminde  olduğu  için  taklit  oluyor.  Ama
            evliyâullâh  irâdesinden  kurtulmuş.  Evliyâullâh  küllî  irâdeye  geçmiş.  Her
            şeyi ona Cenâb-ı Allah’ın kuvveti yaptırıyor. Azameti yaptırıyor. Onun için
            müridinki taklit oluyor. Bir sa’yı, bir gayreti var.
               Bir mecaz kelâmda şöyle geçer. Mecaz kelâmların da hakikati var.
               Oy desinler desinler
               Dilin dişin yesinler
               Kolordunun önünde
               Kız oynatmış desinler
               Burada  kolordudan  mânâ  meşâyihtir.  Meşâyihin  velâyeti  müride  irâde
            dışı  hareketler  yaptırıyor.  Müritteki  irâde  dışı  yapılan  hareketlere  muhalif
            olanlar hicvediyorlar. Ama desinler, diyor. Dudaklarını kemirsinler. Onlar ne
            yaparlarsa yapsınlar. Çünkü onlar anlayamıyorlar. İçyüzünü bilemiyorlar. Ne
            söylerlerse söylesinler, biz yine kendi amelimizi yapalım.
               Ârifin Hak iledir Hak’tır sözü
               Ârif  kim?  Ayık.  Dâima  kalbi  Allah  ile.  Hiçbir  zaman  mâlâyâni  ko-
            nuşmaz.
   168   169   170   171   172   173   174   175   176   177   178