Page 169 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 169

Tasavvuf Sohbetleri -1                                           169



                               “Senden utanmadım hemân
                                  Ettim günah gizli ayân
                                  Vurma yüzüme el amân
                                Cürmüm ile geldim sana”



                                                                   (19 Mayıs 1990)

               “Sen kendi aybını bil de bana sığın. Bana gel.”

               Setreder hem aybımız halk içre rüsvay eylemez
               Der hemen af eylerem ben kaçma gel divânıma
               Cenâbı Hak, bizi noksan sıfat halk eylemiş. Ne mutlu noksanını bilene,
            mutludurlar.  Allah  bizi  Müslüman  halk  etmiş.  İnananlardan  halk  etmiş.
            Allah’ın yasakları noksanlıklarımız oluyor. Günâh-ı kebâirler veya günâh-ı
            segâirler.  Yasak  olan  şeyler.  Cenâb-ı  Hak,  neleri  yasaklamışsa  bunları
            işleyen  noksanlık  işliyor.  Noksanlık  denilince  sadece  bu  değil.  İbrahim
            aleyhisselam  seçkin,  farklı.  Cenâb-ı  Hak,  Peygamber  oldukları  için  onları
            farklı halk etmiş. Onları -hâşâ- noksan sıfatla halk etmemiş. Evet bir cisimle
            gelmişler ama onların ancak Cenâb-ı Hakk’ın zâtına karşı noksanları olur.
            Noksan  sıfatlı  insanlara  karşı  noksanlıkları  olmaz.  Cenâb-ı  Hak,  onları
            insanlardan  farklı  yaratmış.  Altı  sıfat  var  onlarda,  insanlarda  olmayan.  Bu
            sıfatlarla  insanlardan  çok  farklıdırlar.  Çok  seçkindirler.  Fakat  onların  da
            Allah’a karşı bir noksanlıkları olmuş. Hepsinin. Ama Allah’a karşı. Bütün
            noksan  sıfatlardan  münezzeh  Cenâb-ı  Hz.  Allah’tır.  Nebîlerin  noksan
            sıfatları  bizim  anladığımız  gibi  değil.  Onların  da  yemeleri,  içmeleri,
            uyumaları olur. Beşerdirler. Beşer demek şaşar demek. Ama onlar şaşmaz.
            Onlar şaşmaz hâşâ.
               İbrahim  Aleyhisselam:  “Beni  Rabb’im  yedirir.  Beni  Rabb’im  giydirir.
            Beni Rabb’im kaldırır. Rabb’im konuşturur. Rabb’im yürütür. Hasta olurum,
            Rabb’im şifamı verir.” demiş.
               Burada “hasta olurum” demesi noksanlık olmuş. Allah’a karşı noksanlık
            olmuş. “Hasta olurum” demekle, sonra anlamış ki bir noksanlık yaptı.
               “Beni Allah hasta eder. Rabb’ım hastalandırıyor. Ben bu kelamı niye sarf
            ettim?” diye üzülmüş, öyle ağlamış ki, o kadar Allah’a yalvarmış ki...
               Yunus aleyhisselam’ın ateş bölgesinden izinsiz çıkması...  Cenâb-ı Hak,
            bir  bölgeye  ateş  yağdıracak.  Bildirdi  ona.  Çünkü  o  insanlar  Allah’a  isyân
            ediyorlar.  Yunus  aleyhisselamı  da  Cenâb-ı  Hak  onlara  Peygamber  olarak
            göndermiş.  Daima  tebliğ  ediyor.  Kabul  etmiyorlar.  Sözlerini  tutmuyorlar.
            İnanmıyorlar.  Hürmet  etmedikleri  bir  tarafa,  eziyet  de  ediyorlar.  İşkence
            yapıyorlar. Cenâb-ı Hak en sonunda diyor ki:
               “Yâ Yunus, söyle onlara bir haftaya kadar inansınlar. İnanmazlarsa ateş
            yağdırıp yıkacağım.” diyor.
   164   165   166   167   168   169   170   171   172   173   174