Page 175 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 175
Tasavvuf Sohbetleri -1 175
Nuh tufanı var. Veyahut rüzgârlar var. Hâlbuki rüzgârlara melek halk
etmiş. Büyük varlıkları halk etmiş. Meleklerin peygamberleri, meleklerin
büyükleri. Kim bunlar? Cebrâil, Azrâil, İsrafil, Mikâil. Meleklere inanı-
yoruz.
İsrâfil’in gücü nedir? Kıyâmet gününde üfleyecek. Nefes edecek. Tâ ki
bu dünya yıkılacak. Tâ ki gezegenler eriyecek. Yok olacak.
Bir de Cenâb-ı Hak emredecek. Yine üfleyecek. Sadece insanlar ile cinler
kalacak. Diğer varlıklar yok olacak.
İnsanlar büyük varlık olunca İsrâfil’den de büyük oluyor. Âyetlerde
buyruluyor. Hadis-i Kutsî’de buyruluyor. Biz hadisin Müslümanlarıyız.
Geçmeyenler bilmez çarh-ı çenberi
İçmeyenler bilmez âb-ı kevseri
Tasavvufu bilmeyen, mürşidin hakikatini bilmeyen bir insana bu kelâm
küfür gelir.
Anların kıblesidir şeyhin yüzü
Bunlar şeyhe mi tapıyorlar? Hâşâ, estağfirullâh. Şeyhe tapmıyorlar.
Allah’a tapıyorlar. Yalnız Cenâb-ı Hakk’ın “kıbleye yönelin” diye bir emri
var. Bu cesedin kıblesi. Ama kıbleye yönelen bir kimse Allah’ı görse kıbleye
mi yönelir? Allah’a mı?
Peygamber Efendimiz, Mescid-i Kıbleteyn’de Kudüs’e döndü namaz
kılıyordu. Dört rekâtlı namazı kılarken ikisini Kudüs’e doğru kılmış. İkisini
de Harem-i Şerif’e dönerek kılmış. İki rekâtını kılınca Cebrâil geliyor ona:
“Habîbim dön Mescid-i Haram’a…” emrini getiriyor. Dönüyor. Tam yüz
seksen derece dönüyor.
Tasavvuf ehlinin iki kıblesi vardır. Birisi cesedinin kıblesi, diğeri
ruhunun kıblesi. Ama bilenler için bu böyle. Bilmeyenlere böyle değil. Biz
şimdi Allah’a secde ediyoruz. Beytullâh’a etmiyoruz. Allah’ı kim görür?
Ruh görür. Ama ceset değişmezse ruh Allah’ı göremez. Çünkü bu kalıp
gölgeliyor. Ceset Beytullâh’a yönelmezse ibadet olmaz. Gönül Kâbe’si de
evliyâullâh.
Bütün âyetlerin, hadislerin sebebi vardır. Ebu Cehil Peygamber Efen-
dimiz’in karşısına geçiyor. Bütün kötü sıfatları sayıyor. Yaramaz sıfatları
sayıyor. Peygamber Efendimiz de buyuruyor ki:
“Ebu Cehil geçti karşımıza. Bütün kendi sıfatlarını söyledi. Biz de doğru
söylüyorsun dedik. Yâr-i gârım da karşımızda. O da kendi sıfatlarını gördü
söyledi. Ona da doğru söylüyorsun, dedik.”
Evliyâullâh da mir’attır.
Ben Hazret-i Şeyhim gibi mir’atımı buldum
Mir’at-ı musaffâyı görüp zâtımı buldum
Hem sure-i İhlâs ile isbâtımı buldum
Râbıta bizim için bir aynadır. Eğer inanarak onun karşısına geçersek neyi
görürüz? Kendimizi görürüz. İyi de görsek kendimizi görürüz. Kötü de
görsek kendimizi görürüz. O hâlde iyi görürsek şükretmemiz lazım. Kötü
gördüğümüz zaman da “Estağfirullâh” dememiz lazım. “Aman yâ Rabbî,