Page 179 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 179

Tasavvuf Sohbetleri -1                                           179

               Onun  için  Cenâb-ı  Hak:  “İnsanlar  uykudadır.  Ölünce  dirilirler.”  bu-
            yuruyor.
               Günahı işliyorlar. Şimdi onu göremezler insanlar. Ama onun cezasını çe-
            kecekler. O zaman nedâmet duyacaklar. Ama iş işten geçmiş olacak. Ama
            ölmeden önce ayılıyorsa insanlar, olabilir. Gençlikte günah işlemiştir. Dünya
            gençleri çok seviyor. Yaşlıları sevmiyor. Eğer dünya bizi sevmezse dünya
            varlığını elde edemeyiz.
               Cenâb-ı Hakk’ın da emri öyle:
               “Kulum  bana  hizmet  ederse  biz  dünyayı  ona  hizmetçi  yaparız.  Kulum
            dünyaya hizmet ederse biz dünyayı onun sırtına yükleriz.”
               İnsanlar  neler  taşır  sırtında?  Çok  kıymetli  şeyler  de  taşır  sırtında.  Bir
            hamalı düşünelim. Sırtında kıymetli de olsa, kıymetsiz de olsa bir şey taşır.
            Bir zenginin de mücevheri vardır. Onu çantaya koyar taşır. O da bir hamal.
               İşte onun için: “Eğer kulum bana hizmet ederse biz ona dünyayı hizmetçi
            yaparız.” diyor.
               Ama  bu  yük  senin  mücevherin  bile  olsa  diyelim  ki  15-20  kilo.  Bir
            hamalın  olacak.  Onu  taşıyacak.  Sen  taşımayacaksın.  Hamalın  olmazsa  o
            mücevher  15-20  kilo  da  olsa  sen  taşıyacaksın.  O  zaman  sen  hamal
            oluyorsun.  Eğer  hamal  zengin  olsa  hamallık  yapmaz.  Hamaldır.  O  yükün
            başkasının olduğunu bilmez. Bilse zaten taşımaz. Taşırsa da ücretle taşır. Bir
            zengin ağa ile hizmetçisini düşünelim: Ağa nereye giderse hizmetçi onunla
            beraber gitsin ki onun hizmetini görsün.
               “Kulum dünyaya hizmetçilik ederse biz dünyayı onun sırtına yükleriz.”
               Kelâm-ı kibârda şöyle geçiyor:
               Alır hep sahibi senden bu malı
               Yeter oldun bu dünyanın hamalı
               Gider bu ahsen-i takvim bozulur
               Varır hep yerli yerine düzülür
               Sahibimiz kim? Allah.
               Ahsen-i  takvim:  Allah  seni  çok  kıymetli  halk  etmiş.  Kıymetini
            kaybedersin.  İnsanlarda  dört  eczâ  vardır.  Bunlar:  Su,  ateş,  hava,  toprak.
            İnsanlar  kıymetini  buluyorsa,  neyle  bulacak  kıymetini?  İbadetle,  itaatle.
            Tarikatla,  hakikatle.  İnsanlar  bunlarla  kıymetini  buluyorsa  bu  eczâlar
            değişiyor.  Ama  bir  de  insanlar  şeriatı,  tarikatı  işlemezse  kıymetini  kaybe-
            diyor.  Gözden  düşüyor.  İnsanlar  o  kadar  kıymet  kazanabiliyor  ki,
            meleklerden  daha  kıymetli  oluyor.  O  kadar  da  kıymetini  kaybediyor  ki,
            hayvanlardan  daha  kıymetsiz  oluyor.  İnsanlar  niçin  meleklerden  daha
            kıymetli  oluyor.  Çünkü  Cenâb-ı  Hakk’ın  zâtına  insanlar  ulaşıyorlar.
            Melekler ulaşamıyorlar.
               Sevdim seni seydâ-i cihan hayır ve şerde
               Seyyidlere, “seydâ” denir. Seyyid, insanların seçkinleri.
               Bir yerde ki gül yoktur gülşene varmam
               Hem sohbet-i pîr olmadığı hâneye varmam
               Aşk ehlinin ahvâlini pervâneye sormam
               Görün nice mahbûb-u Hudâ var bu beşerde
               Sevdim seni seydâ-i cihan hayır ve şerde
   174   175   176   177   178   179   180   181   182   183   184