Page 176 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 176

176                                                Gül'den Bülbüllere

            beni  bu  râbıtadan  kurtar”  diye  yalvarmak  lazım.  Bunlar  olmuştur.
            Zamanında bir mürit meşâyihine şikâyetçi oluyor. Diyor ki:
               “Efendim ben râbıta yaptığım zaman merkep başı geliyor karşıma. Uzun
            kulaklarını da böyle sallıyor hareket yaptırıyor.”
               “Oğlum eline bir bıçak al. O merkep karşısına geldiği zaman kes onun
            kulağını düşür.”
               Yine râbıta yapmış. Karşısına merkebin başı geliyor. Kulağını keseyim
            derken kendi kulağını kesiyor.
               Meşâyih  Hak  aynasıdır.  Bizim  için  ne  var?  Hayal  var.  Zâhirini  hayal
            ediyor. Evliyâullâhın nefesi ölü kalpleri diriltir.
               Nakşibendî Efendimiz buyurmuş ki:
               “İbâdet  on  cüzdür.  Dokuzu  helâl  lokma.  Ne  kadar  ibadet  yapıyorsa,
            diyelim ki on bölüm, dokuzu helâl lokma olacak.”
               Bir  de  hıfz-ı  nisbet  var.  Gördüğün  bir  şeyi  söylemeyeceksin.  Veyahut
            başkaları sende görse “seni şöyle gördüm, sen şöylesin” dememelidir. Niye?
            Varlık  gelir.  Veya  başkaları  duysa  şöhret  olur.  Şöhretten  kaçınmışlar.
            Varlıktan  korkmuşlar. Bizim  tarikatımız  böyle. Hepsi de  böyle  tarikatların
            ama,  en  fazla  bizim  tarikatımız  böyle.  En  fazla  bizim  tarikatımız  nâzenîn,
            azîzân, kibâr tarikat. Bizim tarikatta şöhrete hiç kapılmazlar. Makam, mevki,
            rütbeye  yer  vermemişler.  Çünkü  bütün  bunlar  gâyedir.  Arzudur  bunlar.
            Yârdan,  Allah’tan  ayrı  koyar.  Eğer  kalbinde  başka  bir  şey  varsa  Allah
            yoktur.
               İbâdetimizi  yaparken  tedbir  alacağız.  Allah’ın  azâbından  korkulacak.
            Dünyada Allah’ın azâbı vardır. Ne ile gelir?
               1. İlletle gelir. Tabii kendi sıhhatimizi koruyacağız. Her türlü hastalıktan
            kaçınacağız. Kendimizi koruyacağız.
               2. Sonra fakirlikten gelir Allah’ın azâbı.
               Cenâb-ı  Hak  çalışmayı  emretmiş.  Fakirlikten  de  korunacağız.
            Çalışacağız. Fakirlikten korunmak için gayret edip helâl lokma arayacağız.
               3. Bir de zillet vardır. Tehlikelerden kaçınacağız.
               Peygamber  Efendimiz  bir  gün  duvarın  altından  ashâbı  ile  geçerken
            koşmuş:
               “Yâ Resûlallâh! Bu duvarın yıkılıp yıkılmayacağını biliyordun niye koş-
            tun oradan. Allah sana bildirmiştir.” demişler.
               Demiş ki:
               “Tedbirimi  aldım.  Takdirini  de  ona  bıraktım.” Tedbir şarttır. Her türlü
            zararlardan, tehlikelerden kendimizi koruyacağız.
               Celâlî Baba buyurmuş ki:
               Metaımdan alan gelsin derin deryâdan almışam
               Bugün aşkın pazarıdır veren Mevlâ’dan almışam
               Râbıta: Meşâyihini düşünmek. Onu karşısına almak.
               Tefekkür:  Peygamber  Efendimiz’i  düşünmek.  Onu  hatırlamak.  O’na
            sevgi duymak.
   171   172   173   174   175   176   177   178   179   180   181