Page 181 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 181
Tasavvuf Sohbetleri -1 181
“Ben Rabb’im’in emrini uyguluyorum ey bıçak! Sen taşı kesiyorsun da
niçin bu yumuşak eti kesmiyorsun.” Bıçak o zaman lisana geliyor:
“Ne yapayım. Halil kes diyor. Celîl kesme diyor.”
Bunu Kur’ân-ı Kerîm yazıyor. Öbür tarafını yazmıyor. Çünkü orası
yazılmaz. Niçin? Zâhirde bir delil yok. Aslında delili vardır. Kelâm-ı
kibârda:
Bilinmez âlemin sırr-ı nihândır
Dört şâhın hükmüyle döner cihândır
Ârif olanlara özge seyrândır
Kâmile her eşya olmuş evrâd
Kelâm-ı kibârın da delili yine bu âyet-i kerimedir. Kâmil insanlara bütün
eşya “Lâ ilâhe illallâh” demektedir.
Demek ki bıçak da bir cisim. Bıçak da tevhit olmuş. Ne demiş İbrahim’e:
“Niçin bana kızıyorsun? Halil kes diyor. Celîl kesme diyor” O zaman
İbrahim aleyhisselam Rabbi’nden emir bekliyor. Ne emir gelecek diye. O
zaman Cebrâil aleyhisselam koç getiriyor. İbrahim aleyhisselam da:
“Lâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber” diyerek karşılıyor. Kurban Bayra-
mı’nda tekbir var ya... 23 vakit tekbir vardır. Onlar vaciptir. Beş güne yakın.
İşte buradan geliyor. Cebrâil diyor ki:
“Allâhu ekber velillâhi’l hamd” diyor. “O büyük Allah’a hamd ederim ki
beni kurtardı.”
Kâmile her eşya evrat olmuşsa, bıçak da İbrahim aleyhisselama
söylemiştir.
“Niye bana kızıyorsun?” diye.
Bu konuda âyet de vardır. Cenâb-ı Hak buyuruyor ki:
“Sizin cansız gördüğünüz cemâdâtlar bizi zikrederler.”
Cemâdât ne? Taşlar, ağaçlar, cansız cisimler için. Kimler için bunlar? Kâ-
miller için.
Özün bir pîr’e teslim et müdâvim ol kapısında
Meşâyihten murad şâhım mürebbî kâmil olmaktır
Mürebbî: Yetiştirici.
Doğdun, büyüdün, okul çağına geldin. Okudun. Seni kim okuttu?
Öğretmenin. Hocan var? Hocasız olmaz. Veyahut bir sanat öğreneceksin, o
da ustasız olmaz. İşte onlar mürebbî. İşte ruhun da bir mürebbîsi var. O
mürebbîsini bulacak ki ruh yetişsin. Bulamazsa yetişemez.
Mürşidi olanların gâyet yolu âsan imiş
Mürşidi olmayanın bildikleri gümân imiş
Burada ne diyor? Biz yolcuyuz. Zaten Kur’ân-ı Kerîm’de bizim yolcu
olduğumuz bildiriliyor. Bizim kitabımız Kur’ân-ı Kerîm.
Mevlânâ demiş ki müritlerine:
“Cezbe gelip de benim yerden ayaklarım kesildiği zaman bir tabağa veya
tepsiye vurun ki ben onunla şuğullanayım da semâya çıkmayayım.”