Page 188 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 188

188                                                Gül'den Bülbüllere

               O gittikten sonra Sıddîk-ı Ekber Efendimiz geliyor. O görüyor.
               Ağasına:
               “Niye bunu böyle yaptın?” diyor. O da:
               “Muhammed’e döndü.” diyor.
               “Bu zayıf köleden ne istiyorsun? Sat onu bana ver.” diyor.
               O da diyor ki:
               “Parayla satmam.” diyor.
               Ebubekir  Sıddîk  Efendimiz’in  çok  akıllı  güçlü  kuvvetli,  becerikli  bir
            kölesi varmış. Herkesin gözü varmış o kölede.
               “Satmam ama senin kölenle değişirsen değişirim.” diyor.
               O da inanmamış bir köle imiş. Hz. Ebubekir:
               “Değişirim.” diyor.
               Sevinerek  geliyor.  Herkesin  gözü  olan  köleyi  veriyor.  Diğerini  alıyor.
            Çünkü  niye?  O  Müslüman  olduğu  için.  Kendi  kölesinden  daha  kıymetli.
            Sevinerek  geliyor.  İnanmayan  köleyi  verdim.  Bunu  aldım  diye  düşünerek
            seviniyor.
               Diğer adam da diyor ki:
               “Bak Ebubekir’i çok akıllı bilirdiniz. O miskin zayıf köleyi verdim de bu
            güçlü köleyi aldım.”
               Peygamber  Efendimiz’e  götürüyor.  O  da  onu  müezzin  olarak  tayin
            ediyor. (Bilal-i Habeşî)
               Soruya cevap:
               Peygamber  Efendimiz’in  zamanında  hanımı  Müslüman  olmayanlar
            hanımını bıraktı. Beyi Müslüman olmayanlar beyini bıraktı. Ayrıldılar. Bu
            zamanda inanmayanlar varsa ayrılsın ondan. Ama bir de vardır. İnanmıştır
            da ameli yoktur. Allah onun günahını eşinden sormaz. Ama inanmamışsa o
            zaman Müslüman ile kâfirin nikâhı helâl değil.
               İnsan  namaz  kılmazsa,  oruç  tutmazsa  kâfir  olmaz.  Ama  namaza,  oruca
            inanmıyorsa kâfir olur. Gusül yapmıyorsa çok korkunç Allah korusun.
               Dünyada mutluluk; beyi, hanımı Müslüman olması. Beyi, hanımı amelli
            olması. Beyi, hanımı tarikatlı olması.
               Kader,  yazgı  ne  ise  olur  ama  irâde  var.  İrademizi  kullanıp  takdire  râzı
            olacağız.  İradesini  kullanarak  Müslüman  olanla  evlenilmeli.  Peygamber
            Efendimiz bir evlilikte, hanımda dört şeye önem verirmiş. Nikah olabilmesi
            için:
               1. Müslüman olması,
               2. Asâletli olması,
               3. Güzelliği (vücut arızası olmaması),
               4. Zenginliği.
               Şimdi tam tersini işliyorlar. En sondakini en başa düşünüyorlar.
               Bunlar  takdirdir.  Mukadderattır  ama irâdemiz  var.  Biraz  sa’y  edeceğiz.
            İradeyi zorlamadan takdire havale edersek bu da bâtıl itikattır. Sağlam bir
            itikat değildir.
   183   184   185   186   187   188   189   190   191   192   193