Page 187 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 187
Tasavvuf Sohbetleri -1 187
Medhe lâyık şeyhimiz var
Zemme lâyık nefsimiz var
Seni sevenlere de ki: “Pîrimi seviyorlar. Pîrim sevdiriyor.”
Seni zemmedenlere de ki: “Nefsimi zemmediyorlar. Nefsim zaten bunlara
lâyık, müstahak. Daha ne kadar konuşsalar nefsim yine müstahak. Zaten
büyük düşmanım nefsim. Yapsınlar yaptıklarını.”
Allah, nefsimize uydurmasın. Allah, muhabbetimizi artırsın. Dört tane
düşmanımız var? Cenâb-ı Hak, bunlardan bizi korusun. Ama onlardan
korunmak için meşâyihimize teslim olacağız. Velâyete gireceğiz. Velâyete
girmek demek: Bir tavuk civcivlerini muhâfaza ediyor. Ama bu civcivlerden
bir tanesi ayrılsa, uzağa gitse, diğerlerini bırakıp da onun peşine gidemez. O
civcivleri kedi de kapar, kuş da kapar. Onun için sizler de sürüden
ayrılmayın. Kurt yer.
Sürü: Tarik-i müstakîm. Eğer hatmeye gitmezseniz, ihvanlardan ayrılır-
sanız, dersinizi yapmazsanız ne olur? Annesinden ayrılıp uzağa giden civciv
gibi.
Sürüsünü yedirmez kurt ile kuşa
Zâhirde kurt, kuş yoktur. Nedir? Mübârek Nakşibendî Efendimiz
Alaaddin Attar isminde bir müridine özel muamele yaparmış. Her an
gözünden ayırmazmış. Diyormuş ki: “Gözümden ayırırsam sel kaldırır.”
Nefsim bana râm ol düşme teşvîşe
Hep fâsiddir bu kurduğun endişe
Râm ol: Bağlı ol demek.
Bana tabi ol. Ben bir büyük insana sahip olmuşum. Sen de bana yardımcı
ol. Onu bilmişken, ona gitmişken sen beni başka yerlere çekme. Başka
yerlere götürme.
Teşvîş: “Şu şöyle mi? Bu böyle mi?” diye kuruntu yapmak.
Hep fâsittir bu kurduğun endişe
Senin düşündüğün endişeler hep boş.
Sürüsün yedirmez kurt ile kuşa
Pîr-i Sâmi gibi arslanımız var
Bir çoban sürüsünü koruyor. Ama sürüden bir tanesi ayrılır giderse
koruyamaz onu.
Bilal-i Habeşî Hazretleri, Peygamber Efendimiz’e en çok inanmayan-
lardan birisinin kölesi imiş. Ama zayıf, siyah. Habeş zencilerinden. Müslü-
man olmuş. Gelmiş Peygamber Efendimiz’e. Ağası bunu duyunca:
“Sen niye gittin Muhammed’e? Gel, vazgeç!” diyor. Onu “Lâ ilâhe
illallâh” derken duyuyor. Bunun için de ona azap veriyor. Kuma gömüyor.
Sıcak ve hararetli bir saatte çıplak olarak yatırıyor kuma. Ellerini ayaklarını
bağlıyor. Taşlar koyuyor üzerine ölsün diye.
“Muhammed’e dönme.” O da diyor ki:
“Ölsem de dönmem imânımdan. Lâ ilâhe illallâh.” diyor.
Peygamber Efendimiz geçerken bunları görüyor.
“Yâ Bilal devam et. O seni kurtarır.” diyor.