Page 47 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 47

Tasavvuf Sohbetleri -1                                            47

               Âlimler Allah’ı ilme’l-yakîn bilirler. Abidler ayne’l-yakîn bilirler. Aşıklar
            Hakke’l-yakîn bilirler.
               Âşıklar kim? Kendisini bir meşâyihe teslim edip, kendisini yok edenler.
               Gâh ahdine vefasını gösterir
               Gâh Salih’e safasını gösterir
               Gâh şiddetle cefasını gösterir
               Yaklaştıkça yârin köyü muhabbet
               Tarikata girenler ahd-i misakı tazelemiş oluyor. Meşâyihin de bir ahd-i
            misakı var.
               Muhabbet çok sefalıdır. Muhabbete doyum olmaz. Yaklaştıkça yakar seni
            muhabbet. Muhabbetten mana Cenâb-ı Allah’ın azametidir veya velâyetidir.
            Bir  mürid  Allah’a  vasıl  olmak  için  evvela  fenafişşeyh  olacak.  Sonra
            fenafirresul olacak. Sonra fenafillah olacak.
               Demek  ki,  yardan  mana  bu  müptedî  âleminde  râbıtadır.  Sonra  nübüv-
            vettir.  Sonra  Allah’ın  zatıdır.  Ama  müntehî  âlemine  nasıl  geçer  mürit?
            Velâyetsiz  geçemez.  Mürşitsiz  geçemez.  Yaklaşmak  için  râbıta  şarttır.
            Velâyete yaklaştıkça şiddet çoğalıyor. Ama velâyetin içine girdi mi? Tamam
            hiddet de bitti. Şiddet de bitti. Hepsi biter.
               Karşına almışsın gonca gülünü
               N’oldu sana terkeyledin ilini
               Onun  için  bunlar  dert  değildir.  Hamdolsun,  şükrolsun.  Allah’a  şükür.
            Bunlar  nimettir.  Ekmektir  bizim  için  bunlar.  Her  şeysiz  olur,  ekmeksiz
            olmaz. İnsanlar ekmeğin yanına katık istiyorlar.
               Allah cemaatimizin hepsini arzularına ulaştırsın.
               Soru: Bir Salih Baba’da bizde olsa?
               Bizim  tarikatımızda,  tarikat  boyunca,  o  bir  tane  olmuş,  Onunki  bir
            emirdir.
               Salih gibi vardır çok ehl-i diller
               Pîr-i Sami bahçesinde bülbüller
               Pîri Sami’nin velâyetinde gelişen, ona dahil olan, müritlerin ruhları. Salih
            gibi çok varmış. Bu da bir arzuymuş.
               “Salih söyle!” demiş. O da:
               “Söylemek bir mârifet midir?” demiş.
               Çünkü Salih ihvanlar içerisinde çok mahcup bir kimse. Ümmî, bir şey bil-
            miyor. Kimse onu ihvan yerine de koymuyor.
               Öyle birisi. Mübarek söylemeye başlamış. Kırk gün devam etmiş. Kırk
            günden sonra:
               “Yeter Salih kes.” demiş. O da kesmiş. Kelamlar sona ermiş.
               Yeter ettin bu Salih’e it’âbı
               Bir zaman gösterdin yevmü’l hisâbı
               Şimdi arzeylersin ümmü’l kitabı
               Büsbütün lâl ettin dillerimizi
               Soru: Efendim, Yunus Emre’nin söylemesi daha mı uzun sürmüş?
   42   43   44   45   46   47   48   49   50   51   52