Page 42 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 42

42                                                 Gül'den Bülbüllere

            aleyhi’l-laneyi düşün (çok âlimmiş.). Ameline güvenme. Belam bin Baura'yı
            düşün.” demiş.
               Belam bin Baura isminde bir âbid varmış. Ameli çokmuş. Çok amel işle-
            miş. Çok kerametleri varmış. Fakat imansız gitmiş. Mürşidi yokmuş. Çünkü
            itimat  edin,  mürşidi  olmayanlar  da  amel  varlığı  olur.  Varlık  ise  şeytanî
            sıfattır. Ama mürşidi olan amel varlığına düşmez. “Babana güvenme. Nuh
            aleyhisselamın oğlunu düşün.”
               Nuh  aleyhisselam  büyük  peygamber  fakat  oğlunu  kurtaramayacak
            ateşten. O zaman demiş ki: “Baba himmet, oğul hizmet. Burada baba oğul
            yok. Hizmetini gör de himmetini al.” demiş.
               Onun için hizmet çok önemlidir.
               Kelâm-ı kibârda geçiyor:
               Mâsivânın illetinden pâk edip bu gönlümü
               Kıl tarîk-ı Nakşîbend’in hâdimi Allah için
               Demek ki insanların gönlünden dünyayı atmak ne ile oluyor? Nakşibendî
            tarikatında hizmet görüyorsa bitiriyor.
               “Hep  hatıatın  büyüğü  hubb-ı  dünya  bilirem”  buyuruyor  Salih  Baba,
            divanında.
               Onu terk etmek de güç, sevmemek de güç. Dünyaya muhabbet edenler
            helak oluyor. Sevmemek güç. Dünya ile senin bir bağın var. İlgin var. Ancak
            aşk-ı ilahi ile kopuyor. O ilgi kesiliyor senden. Bu elçilerin kârı ki dünyanın
            karşısında hem dünyasını imar etsin hem âhiretini imar etsin. Çok akıl, güç,
            idrak, sa’y, gayret lazım. Bir de var ki:
               Hubb-ı dünya şuğl-i süflâ ile varılmaz yola
               Bu da bir kelam. Mademki insanlar yolcudur. Allah’tan geldiler. Allah’a
            gidecekler.  Bu  insanlar  âhiret  yolcusudur.  Ama  dünya  şuğulu  ile  yolculuk
            yapılmaz.
               Râbıta sahibinde hubb-ı dünya olmazmış. Bundan emin olsun. Eğer sizde
            hubb-ı dünya varsa râbıta sahibi değilsiniz. Şuğl-i süfladan kurtulmak için,
            ehl-i kanaat, ehl-i sadık olun ki şuğl-i süfladan kurtulasınız. Yolunuzdan geri
            kalmayasınız.  Yolculuğunuzdan  geri  kalmayasınız.  Yolculuğunuzu  yapın.
            Bu  yolculuk  ruhî  yolculuk,  nefsî  yolculuk  değil.  Tembeli  de  gidiyor,
            çalışkanı  da  gidiyor.  Zengini  de  gidiyor,  fakiri  de  gidiyor.  Delisi,  akıllısı,
            genci,  yaşlısı  hepsi  gidiyor.  Cismi  yolculuk  yapanlar,  nimetine  ulaşırlar.
            Allah’ın kul için halk etmiş olduğu o nimete onlar ulaşırlar. Hangi nimet?
               “Ben kulum için sayısız nimet halk ettim.” buyuruyor.
               O  nimetin  sayısı  yok.  Bu  dünyada âhirette  görünen  görünüyor.  Bilinen
            biliniyor.  Öyle  inanacağız  ki,  bildiklerimizden  çok  bilmediklerimiz  var.
            Gördüklerimizden çok görmediklerimiz var.
               “Bu sayısız nimetleri kulum için halk ettim. Kulu kendim için halk ettim.”
            buyuruyor.
               Kulu için halk etmişse, kulun Allah’ın zatını tanıması, Allah’a itaat etme-
            si,  Allah’ın  rızasını  kazanıp,  Allah’ın  cemaliyle  buluşması,  Cemalullah’ı
            müşahede  etmesi  lazım.  İşte  yolculuk,  bu  yolculuktur.  Allah’tan  geldik,
            Allah’a gideceğiz. Allah’tan gelen ruhumuz, Allah’a giden ruhumuz. Cismi-
   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47