Page 43 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 43

Tasavvuf Sohbetleri -1                                            43

            mizi  de  Allah  halk  etti.  Ama  cismimiz  topraktan  geldi.  Toprağa  gidiyor.
            Onun için:
               Bir kişi ister ise olsun cihân mülküne şah
               Sarınır bir kefene devlet-i Dârâ’sı geçer
               Bir  kişi  dünyaya  sahip  olsa  bile  bir  kefene  sarınıp  padişahlığı,  devleti,
            saltanatı yok olacak. Dünyaya hâkim olan da yok olacak. Çok fakir, dilenen
            de  yok  olacak.  Ama  o  dilenen,  râbıtasını  bildi  ise,  itaatini  yaptıysa,  öbür
            tarafta  o  padişah  olur.  Ama  padişah  da  esas  padişahı  tanımadıysa,  öbür
            tarafta o dilenci olur.
               Âhiretin  fakirliği  cehenneme  gidip  azap  görmektir.  Âhiretin  zenginliği
            cennete gidip zevk safa sürmektir.
               Âhirette  cennet  ve  cehennemden  başka  bir  şey  var  mı?  Yok.  Evet
            Allah’tan geldik, Allah’a gideceğiz. Ama ceset Allah’tan gelmedi. Ruhumuz
            geldi.  Allah’a  gidecek  de  ruhtur.  Cesedi  topraktan  halk  etti  Cenâb-ı  Hak,
            toprakta kalacak. Onun için:
               Hubb-u dünya şuğl-i süflâ ile varılmaz yola
               Andelibi gör nice feryad eder gonca güle
               Burada andelib, mürittir. Gül ise meşâyihtir. Bülbülün güle nasıl feryadı
            varsa müridin de meşâyihine karşı böyle bir feryadı olacak.
               Pîre kulluk eyleyüben nefsini bilmek dile
               Mevlâ’yı fehm eylemektir bil ki nefsinden garaz
               Pîr’e  tapacak  değilsin.  Secde  edecek  değilsin.  Rabb’ın  Allah’tır.  Ama
            niye ona kul olacaksın? O’na kul olacaksın ki, O sana kulluğunu bildirsin.
            Sen  O’na  kul  olmazsan  kulluğunu  bilemezsin.  Çünkü  niye?  İnsanlar  var,
            herşeyi ilme’l-yakîn bilir. Ayne’l-yakîn bilir. Hakke’l-yakîn bilir. Hakke’l-
            yakîn bilmedikten sonra nefsinden emin olamaz. Nefs-i mutmainliğe dahil
            olamaz.  Bu  meşâyihsiz  olmuyor.  Meşâyihsiz  bir  insan  nefs-i  mutmainliğe
            dahil  olamaz.  Dahil  olamayınca  da  nefsini  bilemez.  Nefsini  bilemeyince
            Rabbısını da bilemez. “Men aref sırrı” var: “Nefsini bilen Rabbını bildi.”
            Nefesinden ayık olan Rabbını buldu.
               Kapısına gelenler olur irşâd
               Bilir nefsiyle Rabbını olur şâd

               Her kim ki tuttu destini soyundu varlık postunu
               Buldu hakikat dostunu bildi bu dünya fanidir
               Hakikat dostu kim? Allah.
               Her kim ki tuttu destini soyundu varlık postunu
               Dest: El.
               Allah  ne  ile  bulunurmuş?  Her  kim  ki  meşâyihin  elinden  tutarsa
            varlığından kurtulur. Varlığından kurtulan Allah’a vasıl olur. Kul ile Allah
            arasında çok perdeler vardır. Varlıkta çok perde var.
               Onun  için  Peygamber  Efendimiz:  “Kul  ile  Allah  arasında  yetmiş  bin
            perde var.” buyuruyor.
               İlmi de perde olur. Ameli de perde olur. Zenginliği, kendi sa’yı. Kendisi
            için  farz  olan  sa’y  bile  onu  perdeler.  Sa’y  bir  noktaya  kadar,  bir  makama
   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48