Page 87 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 87

Tasavvuf Sohbetleri -1                                             87



                                           “Sev...
                                   Mürşitler benzer güle
                                 Müridler benzer bülbüle
                                  Sev, Hakk’ı seven ile.”



                                                                   (10 Mayıs 1990)

               Hoş geldiniz, safa geldiniz. Allah arzunuza ulaştırsın. Arzularınız aldat-
            masın.  Arzular  insanı  aldatabilir.  Çünkü  arzuların  bir  kısmı  nefisten  gelir.
            Çok şükür. Allah bize her türlü ihsanda bulunmuş. Bizden daha bilgili, daha
            tahsilli kimselere bu nimeti vermemiş. Bunun kıymetini bilelim. Salih Baba
            ne diyor:
               Salih ne yatarsın uyan dediler
               Sıdk ile Allah’a dayan dediler
               Hak gizli değildir ayân dediler
               Çok ihsan var bu ihsandan içeru
               Çok ihsan nedir? Allah’ı bilmek, Allah’ı bulmak, Allah’ı görmek. Bilmek
            bir ihsandır. Aramak lütuftur. Nimetine ulaşmak da daha büyük bir lütuftur.
            Cenâb-ı Hak:
               “Biz bir gizli hazine idik... Aşikâr olmak için, cinleri, insanları halk et-
            tik...” buyuruyor.
               Muhammed Pîri Sâmi’den kemâlin eyledin izhâr
               Saadet afitabından cemâlin eyledin izhâr
               Hakikat ilminin her bir meâlin eyledin izhâr
               Cevâhir kenzinin dürrün anın kalbinde düzdürdün
               Nihâyet kuru bir nâmım mezar taşına kazdırdın
               Cevâhir: Çok kıymetli bir şey, mücevher.
               Kenz:  Gizli  hazine.  “Küntü  kenzen  mahviyyâ”:  Bir  gizli  hazine  idik,
            insanları, cinleri aşikâr ettik.
               Bu gizli hazine nerede bulunuyor? Evliyâullâhın kalbine giren kimse gizli
            hazineyi  buldu.  Ama  evliyâullâhın  kalbine  ne  ile  girilir?  Sevmekle,  sevil-
            mekle. Kelâm-ı kibârda buyuruyor:
               O kim âmâ durur çeşm-i basîri
               Göremez Pîr-i Sâmi gibi cânı
               Yine buyuruyor:
               Seni Hak bilmeyen ol geçreviler
               Büluğa ermez anların imânı
               Yine buyuruyor:
               Her kim ki şeyhini Hak bilmedi Hakk’ı dahi bilmez
               Yok eylemeyen varını, maksûduna ermez
   82   83   84   85   86   87   88   89   90   91   92