Page 82 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 82
82 Gül'den Bülbüllere
olanlara riyâzet ediyor adam, uzlet ediyor adam. Aç, susuz, perişan; kirli,
paslı, yırtık elbiselerle geziyor.
Bunların hepsini ne için yapıyorlar? Nefislerini ıslah etmek için
yapıyorlar.
Bizim nefsimizi ne ıslah ediyor? Bizim nefsimizi râbıta ıslah ediyor. Sen
râbıtanın ayağının altına koydunsa nefsini, helâlinden ne yersen ye ne
giyersen giyin.
Kesretten erüp vahdete
Mir’at olmuştur Hazret’e
Hazret: Allah’ın zatı.
Bizim meşâyihlerimiz halvetten vahdete ulaşmamışlar ki... Halvetten
vahdete ulaşmaktansa, kesretten vahdete ulaşmak çok daha üstündür, çok
daha güçlüdür. Halvetten vahdete ulaşanlar, kesrete çıktıkları vakit
bocalıyorlar. O bozulabiliyor. Ona dalga geliyor. Ama kesretten vahdete
ulaşanlar için asla ve asla hiçbir şey tesir etmez; çünkü onun zâhiri halk ile,
bâtını Hak ile. Çünkü öbürü Hakk’a ulaşmış ama halkın içerisinde
ulaşmamış. Halk ile teşrik-i mesâi yapmadan Allah’a ulaşmış. Halkın içine
çıkınca bozulabiliyor.
Muhalefetü’l-hevâ ile başlayanlar önce esmâ nûru ile başlıyorlar. Sonra
sıfat nûruna geçiyorlar. Ondan sonra zât nûruna geliyorlar. Bizim
tarikatımızda önce kalbe Allah muhabbeti veriliyor ve muhabbetle baş-
lanıyor. Allah aşkı ile hiç dolaştırmadan kolayca ulaştırılıyor.
Sair tarikatlar Allah’ın bin bir ismi ile zikir yaptırırlar. Neticede Lafza-i
Celâl’e gelirler. Biz onlarla uğraşmıyoruz. Bizimki doğrudan doğruya Lafza-
i Celâl. Kalbimizle Lafza-i Celâl. Bu bir böyledir, bir de muhalefetü’l-
hevâdan başlıyorsa, zaman zaman, nefsin arzularını terk ede ede -üç senede
beş senede, on senede, yirmi senede- muhabbetü’l-Mevlâ onlarda tecellî
ediyor. Allah aşkına o zaman ancak ulaşıyorlar. Ama bizimki öyle değil. İlk
başlangıçta sana bir aşk, muhabbet veriyor. Dikkat eder misiniz? Bu kadar
tarikat var. Hangi tarikatta cezbe var? Bu ağlamalar, bu bağırmalar, bu
çırpınmalar hangi tarikatta var?
Halidî kolunda var. Adıyaman’la bizde var. Birçok tarikatlar var. Şimdi
burada saymayalım onları. Onlarda niye cezbe yok? Çünkü onlar nefis
yoluyla terakki ediyorlar. Yani ibadetle, amelle terakki ediyorlar. Bizde
ibadetten fazla terakki cezbededir. İnsanın kalbindeki Allah aşkından,
Resûlullâh aşkından, meşâyih aşkından bu cezbe doğuyor.
Cezbe ile de yol alınıyor mu? Alınıyor. Bir müridin mesela: Çok zikri
var, ibadeti var. Cezbe sahibinden alırlar zikri. Cezbe sahipleri bizim
tarikatımızda fazla cezbeye kapıldığı zaman, diyelim ki beşbin ders yapıyor.
Yok oğlum sen daha dersini çekme, derler. İcabında sen hatmeye de
karışma, gelme derler. Veya seyrek gir veya bir zaman girme derler. Müridin
hâline göre.
Her mârizin derdine göre verirler şerbeti
Demek ki bizim tarikatımızda cezbe ile, nefy ü isbatla, bir de şugül-ü
bâtınî ile terakki ettiriyorlar.