Page 80 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 80

80                                                 Gül'den Bülbüllere

            Tarikatı yaşamakla. Tarikatın en büyük ameli de bu teveccühtür. İşte burada
            çok  büyük  ihsanlar  olur.  Müritte  olan  79  ahlâk-ı  zemîmenin  en  zararlısı
            hangisi ise onu alırlar. Manevî tedavi budur. 79 ahlâk-ı zemîme vardır. Bu
            haktır.
               “Elem neşrah leke” suresi ne için nazil oldu. Hatmelerde niye 79 tane
            “Elem neşrah leke” sûresi okuyoruz? Esrarı, sırrı nedir? Bunların bir önemi
            var. “Elem neşrah leke” suresinde buyuruyor ki:
               “Habibim, Biz senin sadrını yardık, kalbini temizledik.”
               Bir müridin kalbini de meşâyih yarar, temizlermiş. O bilmez.
               Ama bilenler var mı? Var. Senin kalbin yarılıyor burada. Meşâyih almış
            seni  ameliyat  masasında  temizliyor.  Sen  bilmiyorsun.  Ama  bunu  hâl
            sahipleri görür, söyleyemez. Söylemek yasaktır. Filancayı ameliyat masasın-
            da  gördüm,  şeyh  efendimiz  ameliyat  ediyordu  diyemez.  Ama  bunlar  mu-
            hakkak olur. İnanın buna.
               İşte burada demek ki manevî tedavi görecek sizin kalbiniz. En azından
            kalbinizde olan muzır sıfatlardan, 79 ahlâk-ı zemîmeden sizin için en zararlı
            olanı alınır, bir dahasında yine bir zararlısı alınır. Böylece tedricen tedricen,
            kalbinizdeki  bu  illetlerden  kurtulursunuz.  İnsanların  zâhirde  cesedinde  bir
            hastalık bir illet olur, iki, üç, beş illeti vardır. Beş tane illeti olsun.
               Ama  kalpte  beş  tane  mi,  yüz  tane  mi,  bin  tane  mi  illet  vardır?  Çok.
            Sayısız, sayısı yok.
               Mâsivânın illetinden pâk edip bu gönlümü
               Kıl tarîk-i Nakşibendin hâdimi Allah için
               Demek  ki  masiva  bizim  vücudumuzu  mülevves  etmiş.  Affedersiniz  bir
            beldenin  çöplüğüne  her  şey  atılıyor.  Orada  pis  olarak  her  şey  var.  Bizim
            insanlarda  da  dünya  isteyen  kalp  böyledir.  İnsanların  79  ahlâk-ı  zemîmesi
            var. 79 ahlâk-ı hamîdesi var. Hikmet-i ilahi, Allah’ın cilveleri, düstur-u ilahi.
            Karışamayız ki… Bizim 79 ahlâk-ı zemîmemiz var. Kötü ahlâkımız var. Biz
            bunları  görebiliyor  muyuz?  Göremiyoruz.  Cismi  var  mı?  Var.  Nerede?
            Derunumuzda.
               79  ahlâk-ı  zemîmenin  giderilmesi  lazım.  Bir  ahlâk-ı  zemîme  gidince
            peşinden ahlâk-ı hamîde gelmesi lazım. Ahlâk-ı zemîmenin hepsi bir anda
            bitmez.  Zaman  zaman  azalır,  biter.  Burada  müridin  de  gayret  göstermesi
            lazım. Ancak o zaman kemal sıfata erişir.
               79 ahlâk-ı zemîmeden bir tane bile bulunsa kemal sıfata ulaşamazsın. Be-
            şer sıfattan melekî sıfata geçemezsin.
               Mazhar olmaz, nefsi mutmainliğe eremeyen kişi “Mûtû kable ente mûtû”
            sırrına.
               Nefsi mutmainliğe dahil olmak, 79 ahlâk-ı zemîmeyi atmakla, yani ölme-
            den evvel ölmekle olur suret değiştirmek. İnsanları hayvanî sıfattan beşerî
            sıfata  geçiriyor.  Ne  ile?  Tarikatla.  Nasıl  oluyor  bu?  Hatmelerle.  79  ‘Elem
            neşrah leke’ okuyoruz ya, onlar bizim ahlâk-ı zemîmelerimizden her birini
            atıyorlar. Çünkü ‘Elem neşrah leke’ sûresi manevî çekiç. Zaten Cenâb-ı Hak
            bu sûrede “Habîbim sadrını yardık, kalbini temizledik.” buyuruyor. Demek
            ki  bu  ‘Elem  neşrah  leke’  sûresi  onun  için  okunuyor  hatmelerimizde.  Niye
            bundan  geri  kalalım.  Hatmelere  gelirken  inanaraktan  gelin.  79  ahlâk-ı
   75   76   77   78   79   80   81   82   83   84   85