Page 148 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 148

148                                                Gül'den Bülbüllere

               Cenâb-ı  Hak,  kulun  amellerini  niyetine  göre  kabul  eder.  Hâlis  niyet
            nedir? Bir insan işlemiş olduğu amelini inanaraktan yapıyorsa hâlis niyet bu
            oluyor.
               Bizim  tarikatımızda  altın  zincir  var.  Bu  nedir?  Silsiledir.  Nereden
            başlıyor?  Peygamber  Efendimiz’den  başlıyor,  Sıddîk-ı  Ekber  Efendimiz,
            Selmân-ı Fârisî Efendimiz, Hz. Kâsım, Hz. Câfer, Câferi Sâdık, Hz. Tayfûr,
            Beyâzıd-ı  Bestamî  Hazretleri  ve  zamanımıza  kadar  geliyor.  İşte  bunlara
            sevgi, muhabbet Allah’a muhabbettir. Bu sevgi öyle bir sevgi olacak ki...
               Öyle  bir  seveceğiz  ki  Peygamber  Efendimiz’i.  Sıddîk-ı  Ekber  Efendi-
            miz’in sevdiği gibi seveceğiz. Mübarek Sıddîk-ı Ekber Efendimiz Resûlul-
            lâh’ı o kadar çok sevmişti ki, malını Resûlullâh uğruna harcadıktan sonra,
            cismini  de  fedâ  etmişti.  Malını,  cismini  bahşetmişti  ona.  Çünkü  tebliğde
            beraber  geziyorlardı.  Peygamber  Efendimiz’i  müşrikler  taşa  tutuyordu.
            Sıddîk-ı  Ekber  Efendimiz  onun  etrafında,  pervâne  gibi  dönüyordu.  Taşlar
            bana değsin de Resûlullâh’a değmesin diye. Peygamber Efendimiz’e bir taş
            değse, ona yüz taş değiyordu. Onun için burada:
               Mâsivanın illetinden pâk edip bu gönlümü
               Kıl tarîk-i Nakşîbend’in hâdimi Allah için
               Bütün tarikatlar haktır. Ama hepsinin üstünü Nakşibendî tarikatı. Niçin?
            Nakşibendî tarikatı hakkında âyetler, hadisler var?
               Cenâb-ı Hak: “Beni gizli zikredin.” buyuruyor. “Kalbinizden zikredin.”
            buyuruyor.
               Peygamber  Efendimiz:  “Zikirlerin  en  efdali  gizli  yapılanıdır.”  buyuru-
            yor.
               Peygamber Efendimiz: “Tarikatların hepsi haktır.” buyuruyor.
               Fakat Peygamber Efendimiz bir de buyuruyor ki:
               “Bütün  kapılar  kapanacak  yâr-ı  gârım  Ebubekir’in  kapısı  kapan-
            mayacak.”
               Kapı ne demektir? Kapı demek tarikatlardır. Tarikatlarda evliyâullâh hak
            kapısıdır. Bir insan Allah’ı bulmak için varır. Tasavvuf kitaplarında diyor ki:
            Cenâb-ı Hak her maksada bir kapı tayin etmiştir. Her maksadın bir kapısı
            vardır.  Her  maksadı  kapısından  istemek  lazım.  Maksat  insanların  arzusu,
            isteği. İnsanlar ne ister? Yiyecek ister. Giyecek ister. Kullanacak eşya ister.
            Bunların hepsinin bir maddesi var. Yeri var. Onların herbirinin kapısı var.
            Mesela sen bir elbise alacaksın. Bunu manavda, bakkalda bulabilir misin?
            Manavda,  bakkalda  yenecek  şeyleri  bulursun.  Muhakkak  bir  mağazaya
            gideceksin. Orada da yiyecek maddelerini bulamazsın. Âlet, makine almak
            istersen onların da ayrı mağazası vardır. Öyleyse Cenâb-ı Hak her maksada
            bir kapı tayin etmiştir. O maksadı o kapıdan almak lazım. Cenâb-ı Hak da
            kendisini tanıtmak için, kulların Allah’a ulaşması için bir kapı tayin etmiş.
            Bir  yol  tayin  etmiş.  Bu  yol  nedir?  Tarikattır.  Bu  yolu  bilen  evliyâullâhtır,
            meşâyihtir. Evliyâullâh, Hak kapısıdır.
               Bulmak istersen bul kapısını
               Evliyâullâh  mir’attır.  Allah  aynasıdır.  Evliyâullâhı  bulamayan  Allah’ı
            bulamaz. Cenâb-ı Hak onun için buyuruyor ki:
   143   144   145   146   147   148   149   150   151   152   153