Page 143 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 143
Tasavvuf Sohbetleri -1 143
Bu hadis-i kudsîdir. Bütün ulemâ biliyor. Ama bilmekle olmuyor sade.
Duymakla işitmekle olmuyor. Yetmiyor bu. Yaşayan bilir. Allah’ı insanlar
ilme’l-yakîn bilirler. Ayne’l-yakîn bilirler. Hakke’l-yakîn bilirler.
Alaaddin Attar Hazretleri çok âlim. Bir müridine demiş ki:
Mevlânâ demiş: “Allah eşyayı ‘ve hüve bi kulli şey’in muhît’”
O derece âlim. O kadar hizmet görmüş. O kadar da meşâyihinin hizme-
tinde, sohbetinde bulunmuş. Nazarında olmuş. Buna rağmen bu sözü
anlayamamış. Anlayamadığı için hazmedememiş. Bunu korku almış. Zıngır
zıngır titremiş.
“Hayır, korkma. ‘Ve hüve bi külli şey’in âlîm’” demiş. O korku ondan
gitmiş, tekrar aradan zaman geçmiş.
“Şüphe yok ki Cenâb-ı Allah bu eşyayı azameti ile ‘küllü şey’in muhît’
demiş. İnsanlar Allah’ı zikrede zikrede himmet alaraktan, hizmet görerekten,
verilen hizmetin büyümesi ile sıfat nuruna ulaşıyor. Gerçi bu esmâ nûruna,
sıfat nûruna mürşitsiz olanlar da ulaşıyorlarmış. Ama Allah’ın zât nuruna,
mürşitsiz ulaşılamıyor.
Evet Cenâb-ı Hakk’ın esmâ nûru isimlerden tecellî eder.
Cenâb-ı Hak: “Kulum bana nâfile ibadetle yaklaşır.” buyuruyor.
Bu tecellîyi, insanlar görür. Sohbetimizin konusu da şükür, fikir, zikir.
İşte insanlar Allah’ı çok zikretmekle Allah’a yaklaşıyor. Fikir de insanları
Allah yolundan kaydırmıyor. Fikir yapmazsa, yani söylemiş olduğu sözünü
şeriatına, tarikatına tatbik etmezse, Allah’a yaklaşamaz. Çünkü Allah’a
giden bir yol var. O yolu sapıtırsa, sağa sola kayarsa nasıl gidecek? Ama o
yolda kaymaması için fikir lazım. Sözünü ve işini şeriata tatbik etmesi lazım.
Kitap’a, Sünnet’e uyması lazım ki kaymaya. Allah’a yaklaşıyorlar fazla
ibadet yaparak.
Evet insanlar fazla ibadet yaparak Allah’a yaklaşır. Ama zâtına ulaşamaz-
lar. Cenâb-ı Hakk’ın sekiz sıfatı var. Ama zâtı birdir. Bin bir ismi var. Zâtına
ne ile ulaşır insanlar? Bir evliyâullâha bağlanmakla ulaşırlar. Bir
evliyâullâha teslim olmakla. Bir evliyâullâhın gönlüne girecek değil. Onu
sevecek. Sevecek ve sevilecek. Sevdi ise gönlüne girdi. Sevildi. Gönlüne
girdi ise ne yaptı?
Kâ’be inşa-i Halîl’dir
Sendedir beyt-i Celîl
Bin defa hacca gitsen Allah’ı bulamazsın. Çünkü Allah mekândan
münezzehtir. Sadece Beytullâh’ta bulacağız diye düşünmeyelim?
Mekândan münezzeh ama: “Hiçbir yere sığmam. Mü’min kulumun kal-
bine sığarım.” buyuruyor.
İnsanlar esmâ nûrunu isimlerden görürler. Zât ise evliyâullâhın ruhudur.
Evliyâullâhın rûhu Allah’ın zâtına ulaştığı için. Evliyâullâhın velâyetini
bilip, velâyetine inanarak, velâyetine dahil olan olur mu? Olur. Amennâ.
Mecnun, “Leyla” diye diye aşkı mecazdan, aşkı hakikate ulaştı. Leyla’nın
suretinde eşyayı gördü. Bu Cenâb-ı Hakk’ın sıfat nûrudur. Ama Mecnun’un
Leyla’ya olan sevgisi bir meşâyihe olsaydı. Allah’ın zât nûruna ulaşacaktı.
Onun için Yunus Emre: “Hepisinden iyice bir gönüle girmektir” diyor.