Page 158 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 158
158 Gül'den Bülbüllere
Sermaye bu yolda heman
Teslim ol şeyhine inan
Sıdk ile Allah’a dayan
Gör olmaz mı ihsân sana
Sen bir yerde isen her yerdesin. Bir meşâyih Allah’ın varlığına ulaşa-
mazsa zâten meşâyih olamaz. Allah’ın birliğine ulaştı ise onun görüşü Allah
ile, bilişi Allah ile. Cenâb-ı Hak kudsî hadisinde buyuruyor:
“Velî kulumun gören gözü bizim gözümüz. O velî kulumun işiten kulağı
bizim kulağımız. O velî kulumun konuşan dili bizim dilimiz. O velî kulumun
uzanan eli bizim elimiz.”
Ancak inanmak lazım. Şeyh Efendilerimiz böyle imiş. İtimat ediniz.
Bizim Şeyh Efendimiz’in zamanında, Erzincan’da. Erzincan’ın etrafı dağlık,
ortasında düz ovalar uzanıyor. Çok güzel bir tabii güzelliği var. Yumurta
şeklinde düz bir arâzi uzanıyor. Ortasında Fırat nehri akıyor. Uyumuyorum,
ayık da değilim. Hâl içerisindeyim. O Fırat Nehri baharda coşar. Geçmek
mümkün değil. İnsan geçit yerlerini bilmezse geçemez. O nehir daha da
büyümüş. Fakat çok çirkin siyahımsı bir su. Batak gibi pıhtılaşmış. Oraya
giden nereye gittiğini bilmiyor. Halk toplanmış onun başına. O su doğudan
batıya uzanır. Kuzey tarafta halk. Mübârek Paşam da orada. Benim nefsim
de orada. Bu toplanan halkın hepsi geçecekmiş. Geçmek mecburiyeti varmış.
Ama halkı bir korku almış. Zangır zangır titriyorlar. Ben halkın ne olduğunu
bilmiyorum. Ama suya giren kayboluyor. Giren kayboluyor. O sırada beni
de bir korku aldı. Mübârek Paşam bana şöyle buyurdu:
“Bak oğlum Abdurrahim. Ben gidiyorum, sen de tam izlerime basa-
caksın. Eğer izimden ayağını kaypıtırsan sen de kayarsın, batarsın. Eğer tam
izlerime basarsan batmazsın.”
Böylece tam izlerine basaraktan geçerken korkuyorum ki tam izine
basamazsam, yine batacağım, boğulacağım, diye. İzine basa basa geçtik.
Vefatına yakın zamanlarında idi. Bu nedir?
“Oğlum ben gidiyorum. Dünyayı değişiyorum. Sen tamamen benim izim-
den yürü. İzimden yürümezsen batarsın, yok olursun.”
İşte bunun korkusundayız. Bunun havfindeyiz. Bundan dolayı ben de
sizin duanıza, himmetinize sığınıyorum.
Onun için diyorum ki: “Yâ Rabbî, Pîrimize lâyık bir hâlimiz yoktur.
Hâlimizi arz etmeye de yüzümüz yoktur. İhvanlarımızı sen pîrimize bağışla.
Bu günahkâr kulunu da ihvanlarına bağışla” diye dua ediyorum.
Çünkü niçin:
Küllî boş değildir aşka düşenler
Katre düşmeyince sel uyanır mı
Bu çırpınmalar, bu bağırmalar boşuna değil.
Kınamayın bizi Hakk’ı sevenler
Allah’ı seven kul kınanır mı
Bu cemaat buraya niçin geldi? Bu kadar parklarda, gezmelerde, zevkinde,
sefasında olanlar var. Burada ter dökerek bu sıkıntıya katlanıyorlar.