Page 22 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 22

22                                                 Gül'den Bülbüllere



                                        “Öl ve ol...”



                                                                   (11 Aralık 1989)

               Cenâb-ı Hak her maksada bir kapı tayin etmiştir. Bütün, her maksadın bir
            kapısı  vardır.  Her  maksat  sahibi  kapısını  bulacak.  Kapısına  gitsin  ki
            maksadına ulaşsın. Kapı gelmez. Mesela bu neye benzer? Sen bir yün takım
            elbise alacaksın. Sen evinde oturduğun zaman takım elbise gelmez. Kimse,
            senin  alacağın  elbiseyi  bilmez.  Gidersin  birkaç  mağazaya,  her  mağazada
            senin  alacağın  elbise  olmaz.  Birkaç  mağazaya  gideceksin;  rengini,
            kalitelisini arayacaksın.
               Hz. Musa, niçin gitti Tur-i Sina’ya? Tur-i Sina, onun maksadının kapısı
            oldu. Bir müridin Tur-i Sina’sı da vardır. Hz. Musa da bir ruh sahibi, biz de
            bir ruh sahibiyiz. Fakat o, peygamber ve seçkin bir ruh, Cenâb-ı Hak onları
            peygamber seçmiş göndermiş. Ama bir de veliler vardır. Veliler, peygamber
            olarak  gelmişler  mi?  Hayır.  Dünyaya  geldikten  sonra  veli  olmuşlar.  Senin
            benim gibi dünyaya gelmişler, çalışmaları ile kendi sa’yları ile veli olmuşlar.
            Ama  onlar  da  insanlardan  seçilmişler.  Çok  seçilmişler  insanlardan.  Bir
            velinin  maneviyattaki  varlığı,  büyüklüğü,  maneviyattaki  vücudu...  Bu
            dünyada dört milyar insan olduğu söylenir. Bu insanların hepsini eritseler,
            birleştirseler, bir velinin velâyeti kadar olamaz. Bu dört milyar insanın gücü,
            o kadar olamaz. Niye? Çünkü evliyâullâh… Demek ki Allah’ın gücü onda
            tecellî ediyor. Allah’ın sıfatları ile sıfatlanmış oluyor. İşte, o Allah’ın âleti
            olmuş oluyor. Gücünü, istidadını da nereden alıyor? Allah’tan alıyor?
               İbrahim  aleyhisselam’ı  ateşe  attıkları  zaman,  Cenâb-ı  Hak  dört  tane
            melek gönderdi. Melekler onu kurtarmak için geldiler. Ama onları reddetti.
            Meleğin bir tanesi diyor ki:
               ¾ Ya İbrahim! Sen müsaade et, ben yüksek dağları getireyim, bu ateşi

            dağların üzerine çıkarayım.
               Yüksek dağları mesela Ağrı Dağı’nı getireyim diyor.
               Soruyor:

               ¾ Sen  bu  gücü  nerden  alıyorsun?  Hangi  selahiyetle  yapıyorsun?  Sen
            bunu nasıl yapabiliyorsun?
               ¾  Rabbimin vermiş olduğu kuvvetle yapıyorum.
               ¾  Sen çık aradan. Rabbim beni görüyor. Rabbim bana yeter, sen girme
            araya, diyor.
               Demek ki Cenâb-ı Hakk’ın sıfatları bir kulda tecellî ederse, bir insanda
            Cenâb-ı Hakk’ın kuvveti tecellî ederse... Peki bu olur mu? Oluyor.
               Cenâb-ı Hak ne buyuruyor:
               “Biz velilerimizi yeşil kubbemizin altında gizledik.”
               Kim bu veliler? Bilinmez ki... Bu kubbenin içerisinde... Allah bilir.
   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27