Page 28 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 28

28                                                 Gül'den Bülbüllere



                     “İlim bildirir, amel yaklaştırır, ihlas kazandırır.

                                  İhlası veren Allah’tır.”


                                                                   (11 Aralık 1989)

               Yüz yirmi dört bin peygamber gelmiş geçmiş. İmam-ı Azam’ın belirttiği
            gibi  Kitap,  Sünnet,  icma,  kıyas.  Kıyas-ı  fukaha  ile  Yüz  yirmi  dört  bin
            peygamberin gelip geçtiğini bize bildiriyorlar.
               Hz. Âdem’in on bin senelik bir devri var. Dünyanın yetmiş bin sene ömrü
            varmış. Yedi kavim gelmiş geçmiş. En son Hz. Âdem. Yüz yirmi dört bin
            peygamber  gelmiş  geçmiş.  Demek  ki  Peygamber  Efendimiz  ile  Hz.  İsa
            aleyhisselam  arasındaki  süre  içinde  altı  yüz  küsur  sene  hiç  peygamber
            gelmemiş.  Ama  ondan  evvel  Benî  İsrail  peygamberleri  sık  sık  gelmişler,
            teker teker gelmişler. 3’ü 5’i bir arada olmuşlar. İşte Hz. Musa peygamber,
            Harun  aleyhisselam,  Şuayb  aleyhisselam…  Çünkü  Musa  Kelîmullâh  da
            Şuayb’ten  kalma.  O  da  peygamber.  Bunların  hepsi  Allah  tarafından
            gönderilmiş. Halkı dalâletten kurtarmak için, halkı irşat için. Halkı Hakk’a
            yöneltmek için. Görevleri bu.
               Onun için sormuşlar:
               ¾  Ya Kelîmullah, bu asırda senden daha âlim kimse var mı?
               ¾  Bu asırda Tevrat’tan daha âlim kimse olamaz. Tevrat indi diye önceki
            kitapların hükmü ortadan kaldırıldı. Tevrat da bana indi, bu da haktır.
               Böyle deyince, bir ateşe suyu dökünce nasıl sönerse, gönlünde Tevrat’a
            olan  sevgisi  gitmiş.  Peygamberlerde  zelle  olmuştur.  Musa  Kelîmullâh’ın
            öyle demesi Cenâb-ı Hakk’a karşı bir noksanlık oldu. Cenâb-ı Hak da onu
            Hızır aleyhisselam’a gönderdi. Mesela, İbrahim aleyhisselam efendimiz üç
            gün  üst  üste  oruç  tutmuş.  Misafirsiz  olunca  açmıyor  orucunu.  Misafirsiz
            yemek yemiyor, su içmiyor. Üç gün misafir gelmemiş. O da üç gün yemek
            yememiş, ne de bir şey içmiş. Oruç tutmuş ve de gönlüne gelmiş:
               ¾  Benim gibi var mı? Üç gündür oruç tutuyorum, demiş.
               Cenâb-ı Hak demiş ki:
               ¾  Ya İbrahim, git sahile doğru da hikmetlerimi gör.
               Sahile doğru iniyor. Çöller… Çölde insan değil, canlı bir şey yok. Tek,
            abidi görüyor. Abid, orada ibadet yapıyor. Yiyeceği yok. İçeceği yok. Abidi
            görünce selam veriyor. Abid:
               ¾  Aleykümselam, diyerek secdeye kapanıyor.
               ¾ Rabb’im  ihsanına  şükrolsun.  Rabb’im  ihsanına  şükrolsun  ki  bana

            iftarımın gününde ihsan gönderdi, diyor.
               İbrahim aleyhisselam soruyor:
               ¾  Sen kaç gündür oruç tutuyorsun?
               ¾  Bir aydır oruç tutuyorum, aydan aya orucumu açarım, diyor.
   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32   33