Page 29 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 29

Tasavvuf Sohbetleri -1                                            29

               İbrahim aleyhisselam o zaman öyle taaccübe varıyor ki, öyle mahcubiyet
            duyuyor ki. Ben üç gün oruç tuttum da benim gibi var mı diye âlem yaptım
            zannettim. Abid bir dua ediyor. Gaipten bir sofra geliyor. Beraber yiyorlar.
            Şükrediyorlar, sohbet ediyorlar. Ayrılacağı zaman:
               ¾  Senden daha büyük bir abid biliyor musun? diyor.
               ¾  Var. Bu yoldan gideceksin. Bu çölde sana bir abid rastlar. Üç gün, beş
            gün gideceksin. O benden çok üstündür. O atmış günde bir iftar eder, demiş.
               O  abidi  de  gide  gide  buluyor.  O  da  karşılaşınca  secdeye  kapanıyor.
            Allah’a dua ediyor, şükrediyor.
               ¾  Allah’ım, bu günümde bana ihsan gönderdin, diyor.
               İbrahim aleyhisselam soruyor:
               ¾  Ey âbid, kaç gündür oruç tutuyorsun sen?
               O da:

               ¾ Atmış  gün,  diye  cevap  verince  İbrahim  aleyhisselam  çok  üzülüyor.
            Taaccübe kapılıyor.
               Eğer insan ibadetten gurur duyarsa, yaptım diye düşünürse o da kıymetli
            değil.  Ameli  güzel  işle,  işlememiş  gibi  bil.  O  amel  bir  emniyet  veriyorsa,
            makbul değil.
               Neyse, ikisi bir açıyorlar oruçlarını.
               ¾  Atmış gündür oruçluydum, diyor.
               Oradaki  bir  ahuya  işaret  ediyor.  Sofraları  geliyor.  Yiyorlar,  içiyorlar.
            Geyik büryan oluyor. Sonra sabah oluyor.
               Abide:

               ¾ Senden daha üstün, daha yüksek amel işleyen bir abid var mı? diye
            soruyor. O:
               ¾  Deniz kıyısına kadar ineceksin, orada bir abid var, o orucunu doksan
            günde açıyor, diyor.
               Gidip onu da buluyor. O da selamını alınca, o da secdeye kapanıyor.

               ¾ Rabbimin  ihsanına  çok  şükür  ki  bugün  iftarımın  gününde  bana  bir
            kulunu misafir gönderdi, diyor.
               Oruçlarını açacakları zaman abid yanında duran asasını alıyor. Oradaki
            yalçın bir taşa vuruyor. Nasıl vuruyorsa oralar hemen yeşeriyor. Meyveler
            oluşuyor. Yemekler oluyor. Yiyorlar sonra sohbet ediyorlar. Abid:
               ¾ Şu derenin ortasında bir ada var. O adada benim bir hizmetim var.

            Bana müsaade edeceksin onu görüp geleceğim, diyor.
               Abidin  bir  seccadesi  varmış,  atıyor  denizin  üzerine,  kayıp  gidiyor.
            İbrahim  aleyhisselam  da  postunu  atıyor,  onun  arkasından  “Ya  Allah!
            Bismillah…” deyip o da denize dalıyor ve yüzüyor. Hâlbuki o abid İbrahim
            aleyhisselam’ın şeriatını yaşıyor. Ama onu görmemiş. Abid bakıyor ki suya
            batmadan geliyor. Bu yetişkin insan kim diye şaşırıyor.
               Adaya çıkıyorlar. Adada çok azametli bir aslan varmış. İnsanları diri diri
            yutacak kadar güçlü. Abid diyor ki:
               ¾  Bu aslan buranın bekçisi. Benden gayrısını buraya koymaz, diyor.
   24   25   26   27   28   29   30   31   32   33   34