Page 58 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 58
58 Gül'den Bülbüllere
emridir. Ama Resûlullâh Efendimiz onu ancak ehline bildirmiş. Onu herkese
bildirmemiş. Bu da ruh ile ilgili oluyor.
Burada nefsimiz cesedimiz madde ile ilgili arzularımız. Bunu yine
cesedimiz yaşıyor, gezmesi, tozması, yemesi.
Bir yüzü nurudur biri nârıdır
Âriflerin bu bir büyük kârıdır
Evliyâullâhta hem celâl hem cemâl sıfatı vardır.
İnsan öldükten sonra nefis ölüyor. Ama bir de nefsin ölmeden önce
ölmesi var. Yahut da nefsin bir arınması var, temizlenmesi var. Yahut da
nefsin bir ıslah olması var. Eğer ibadeti olmazsa bir insanın, şeriatı olmazsa
onun nefsi hayvan… Hayvanî sıfatta kalıyor. Şeriatı varsa hayvanî sıfattan
kurtuluyor. Beşerî sıfata geçiyor. Beşerî sıfat da noksan sıfattır. Ama melekî
sıfata geçince noksan sıfattan kurtuluyor.
Nefis ruhu mahkûm etmiş, almış esaretine. Ruh masum. Firavun Musa
doğmadan önce Musa’yı haber aldı.
Ama Cenâb-ı Hak ne yaptı?
Musa’yı Firavun’a besletti. Ama bir sebebi var. Firavun kesecekti. Asiye
validemiz Firavun’un hanımı. Cenâb-ı Hak, Asiye validemizi ona o kadar
sevdirmiş ki... Ama Asiye validemiz de Allah’a inanmış. Firavun’dan
inancını gizliyor. Firavun’un da yatağına asla girmiyor. Onun suretinde
Cenâb-ı Hak cin halk etmiş, Asiye validemizle konuşuyorlar. Zannediyor ki
Asiye geldi. Asiye validemizi çok sevdiğinden dolayı onun isteği üzerine
çocuğu öldürmüyor. Çünkü o, “bizim çocuğumuz yok” diye istiyor.
“Senin bu saltanatın kime kalacak? Çok güzel bir çocuk. Şimdiye kadar
kimsede görülmemiş.” diyor.
Onu kıramadı, büyütmeye başladı. Çocuğu öldürülen annelerin hangisini
getirdilerse memelerini tutmadı. Sadece annesi gelince onun memesini tuttu.
Ama annesi olduğu bilinmiyor. Gerçek annesini Firavun, Musa’ya ücretli
tuttu. Çok bol da ücret veriyor. Çocuk artık emekliyor. Seviyorlar. Bir gün
Musa Kelîmullâh, Firavun’un kucağında. Elini sakallarına dolayarak çekti,
Firavun’un sakalları çocuğun elinde kaldı. Firavun’un canı çok acıdı.
Acıyınca:
¾ Bu çocuk beni öldürecek. Kasıtlı yaptı, dedi.
¾ Yok bilmeyerek yaptı, dediler.
O sırada bunların içerisinde akıldaneleri geldi.
¾ Bu kolay. Bilmeyerek mi yaptı. Kasıtlı mı yaptı?
Nasıl deneyeceğiz?
Bir tepsi. Tepsinin bir tarafına ateş koydular. Köz ateş. Bir tarafına altın
koydular.
Dediler ki:
¾ Eğer altını alırsa kasıtlı yaptı. Ateşi alırsa bilmeyerek yaptı.
Uzattılar tepsiyi. Musa Kelîmullâh hemen altına götürdü elini. Ama
Cebrail geldi hemen. Kanadı ile ateşe doğru dürttü. Ateşi aldı. Musa ağzına
götürdü. Dili yandı. O yanmadan dolayı dilinde bir kepezlik kalmış. Böyle
kurtuldu neticede. Bir güç sahibi olunca, İsrailoğulları’na yapılan zulümü