Page 61 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 61
Tasavvuf Sohbetleri -1 61
¾ Gel bak, senin Muhammed diye inandığının yalanı çıktı meydana, di-
yor ki, ‘Ben göklere çıktım; cenneti, cehennemi seyrettim.’
Sıddık-ı Ekber Efendimiz:
¾ Kimden işittiniz bunu?
¾ Muhammed’den işittik.
¾ Doğrudur. O söyledi ise ben inandım, doğrudur.
Vacip: Meleksiz, vahiysiz, Cenâb-ı Allah’ın Habîbi’ne bildirmesidir.
O da ne yapmış? Cebrail’in getirdiğini bütün bildirmiş. Bunu herkese
bildirememiş. Zaten onun için buyuruyor ki Hadis-i Şerif’te:
“Rabbim benim sadrıma ne doğdurduysa ben onu yâr-ı gârım
Ebubekir’in göğsüne aktardım.”
Sadr: Göğüs. Yâr-ı gâr: Mağara arkadaşı.
Bundan ashabının haberi var mı? Hayır. Ama ashabın Kur’an’dan haberi
var. Altı bin altı yüz küsur âyet gelmiş. Ashabının önünde okudu, öğretti.
114 sure, 23 senede tamamlandı. Ama Peygamber Efendimiz Miraç’ta 90
bin kelamı Cenâb-ı Hakk’la konuştu. Bir Miraç’ta 90 bin kelam konuşuyor.
İşte vacip budur.
Bir de Sünnet var. Peygamber Efendimiz’in kendiliğinden işlediği amel-
ler Sünnet olmuştur bizlere.
Ashabının işlediği Sünnet olmuş mudur? Nasıl olmuştur? Çünkü o zaman
cahiliye devri. İslâmiyet gelişiyor, çoğalıyor, yayılıyor. Ashaptan da bir amel
işlemişler, Peygamber Efendimiz’e sormuşlar:
¾ Ben bunu böyle işledim, diye danışmışlar.
Efendimiz:
¾ Güzel işlemişsin, demiş.
O da olmuş Sünnet. Yok bir daha bunu böyle işleme demişse. Terk
etmişler. Onun için Kitap, Sünnet, icma var.
Kitap: Allah’ın emirleri, Kur’an.
Sünnet: Peygamber Efendimiz’in emirleri.
İcma: Külli bir amelin çoğunlukla kabul edilmesi, ekseriyeti elde etme.
Nefs-i emmâre: Nefs-i emmârede 79 ahlâk-ı zemîme dolu. Nefs-i
levvâmeye geçince yarıya düştü. Ahlâk-ı zemîmelerin bir kısmını atmış
oluyor, ahlâk-ı zemîmeleri azaltmış oluyor. Her bir ahlâk-ı zemîme gidince
yerine ahlâk-ı hamîde, her bir çirkin ahlâk gidince yerine güzel ahlâk
geliyor. Ne zaman ki 40 tane ahlâk-ı hamîde oluyorsa, yarıdan bir fazla
ekseriyet bir tarafa geçiyor. O zaman ruh inkılap yapabiliyor. Nefsi
aşağılanıyormuş. O zaman ne oluyor? Yine nefis ölmez. Ancak 79 ahlâk-ı
hamîdeyi elde eden bir insan yani bu cesedi nefisten kurtarıp ruha teslim
etmek için inkılap yapan insan ne oluyor o zaman:
“Mûtû kable ente mûtû” sırrına mazhar oluyor ki; noksan sıfatlardan
beraat ediyor. Noksan sıfatlardan, kemâl sıfatlara geçiyor. Zaten noksan
sıfatlardan kemal sıfatlara geçiyorsa o zaman “Mûtû kable ente mûtû”
sırrına mazhar oluyor. Hâlbuki nefis ölmez. Bir peygamberin de nefsi vardır.
O da beşer, o da bir kul. Yemesi var. Peygamberler yerlermiş, içerlermiş,