Page 63 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 63
Tasavvuf Sohbetleri -1 63
Ama bu dört anâsır herkeste vardır. Bazı insanın ateşi daha galipse o
hükmünü yürütüyor. Yani bir insan hem kavgacı hem teşvikçi hem de
benlikli olamaz. Ama bir insanda bu dört maddenin hangisi galipse mesela
ateşi daha galipse o hükmünü yürütüyor.
Kavgacı oluyor, cinâyet işliyor, adam öldürüyor. Ötekinin suyu galipse
teşvikçi oluyor. Kim ne derse onun sözüne kayıyor. Ama hak ama batıl, evet
ondan ekseri batıla gider. Havası galipse onda da benlik vardır. O da hiç
kimseyi beğenmez. Kendisini herkesten yüksek görür. Kimisinin de toprağı
galip olur. Tembel olur, battal. Kur’an’ı Kerim’de geçiyor. Cenâb-ı Hak
battalları sevmiyor. Bu tembellik maddî tembellik değil. Çok iş görür. Çok
çalışır ama ameli olmaz. Bu, o tembelliktir. Onun tembelliği galiptir. Amel
tembelliği var. Ama bunlar değişince ne oluyor?
Bilinmez âlemin sırr-ı nihândır
Dört şahın hükmüyle döner cihandır
Arif olanlara özge seyrândır
Kâmile her eşya olmuş bir evrâd
Allah’ı zikrediyor her eşya. Âyetle de sabit:
“Sizin cansız gördüğünüz her eşya beni zikreder.” buyuruluyor.
Fakat burada dört şahtan murat ne? Edille-i şeriye. Zâhirde: Kitap, Sün-
net, icma, kıyas. Bunlar olmasa insanlar hayvanî sıfattan beşerî sıfata geçe-
mez. Bunlar olunca hayvanî sıfattan beşerî sıfata geçilir.
Dört şahın hükmüyle döner cihândır
İnsanlar bir cihandır. İnsanlar bir varlıktır. İnsanlarda kalp âlemi vardır.
İnsanlarda o kalp âlemi var ya o kalp âlemi dünyalardan, göklerden,
yerlerden büyük.
Orada neler var? Kâinatta Cenâb-ı Hak ne halk etmişse hepsi orada var.
Bu nedir? Dört şahın hükmüyle edille-i şeriye olursa, seni hayvanî sıfattan
beşerî sıfata dönderir. Olmazsa hayvanî sıfatta kalıyorsun.
Bir de tarikatta bu dört şahtan murat: -o da seni beşerî sıfattan melekî
sıfata çevirecek- bu da nedir?
Bu da: muhabbet, ihlas, âdap, teslimiyet. Bunlar olunca, beşerî sıfattan da
geçince ne oluyor? Ârif oluyorsun. Ondan sonra kâmil oluyorsun.
Arif olanlara özge seyrândır
Kâmile her eşya olmuş bir evrâd
Âriflerin de bu eşyayı ayrı bir görüşü var. Bizim görüşümüz gibi değil.
Burada nasıl bir şey var? Biat etmişler. Cenâb-ı Hakk’ın varlığını sey-
rediyorlar. Niye?
Çünkü kendi noksanlarını ikmal etmişler. Bizim noksanımızdır, bu eşyayı
bize noksan gösteren. İnsanlar demek ki ârif sınıfına geçince (ârif: ayık
demek) her eşyanın hakikatine malik oluyor. Mahiyetine malik oluyorlar.
Hâlbuki eşyanın hakikatini düşünecek olursak dikkat edin, hiçbir eşya kendi
gücünden kaim değildir. Hiçbir madde. Bunlara hep Cenâb-ı Hak “Kün”
yani “ol” demiş, olmuş bunlar. Bir sanatkâr bir şeyi icat eder. Bu sehpayı
yapmış bir adam. Peki tahtasını bulmasa ne ile yapacaktı bunu bu adam?
Bunun için burada dikkat edin.