Page 67 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 67

Tasavvuf Sohbetleri -1                                             67

               ¾ Vay  ben  sizi  Musa’yı  yenmeniz  için  getirtmiştim.  Siz  ne  yaptınız?

            diyor.
               Öldürüyor. Öldürtüyor. Fakat hepsi şehit gidiyorlar. Çünkü Musa Kelî-
            mullâh’ın peygamber olduğunu tasdik etmişlerdi.
               Cevlan eder bu arada pertev-i nûr-u Hüdâ
               Şeyhim Muhammed Sami de ol dilber-i ruhanidir
               Hz.  Musa’nın  asâsının  aslı  bir  ağaç  ama  çok  maharetler  görüyor.  Hz.
            İsa’nın bir taşı varmış, o da ona hizmet veriyormuş. Konuşuyormuş. Beşer
            nedir burada? Ümmî bir kimseye Cenâb-ı Hak ilim verirse beşer de o.
               Ağacı  konuşturan  Allah,  taşı  konuşturan  Allah,  ümmî  bir  kimseyi  de
            konuşturur. Şimdi burada konuşmamız ilmimizden, bilgimizden değil. İtimat
            edin. Bu cemaatin muhabbeti ve ihlası konuşturuyor. Bizi değil Cenâb-ı Hak
            taşı bile konuşturur. Ama görecek göz lazım, işitecek kulak.
               Cenâb-ı Hak buyuruyor ki:
               “Sizin cansız gördüğünüz cemâdatlar beni zikrederler.”
               Biz  niye  göremiyoruz?  Biz  niye  duyamıyoruz?  Eğer  bizim  de  görecek
            gözümüz, işitecek kulağımız olsa bütün eşyanın “Lâ ilâhe illallâh” dediğini
            müşahede edeceğiz.
               Bilinmez âlemin sırr-ı nihândır
               Dört şâhın hükmüyle döner cihândır
               Arif olanlara özge seyrândır
               Kâmile her eşya olmuş bir evrâd
               Yani  şimdi  sen  de  kâmil  insan  olsan  her  eşya  sana  hizmet  verir.  Hz.
            Musa’ya asâsı, Hz. İsa’ya taşı niçin hizmet verdiler? Kâmil insan oldukları
            için,  nebî  oldukları  için.  Nebîler  için  her  eşya  konuşur.  Canlı,  cansız  her
            cisim konuşur. Kâmiller ile de konuşurmuş. Burada dört şâhtan mana:
               Zâhirde:  Edille-i  şeriyye.  (Kitap,  Sünnet,  icma,  kıyas)  Edille-i  şeriyye
            ancak  insanları  hayvanî  sıfattan  kurtarır.  Beşerî  sıfata  geçirir.  Bunlar
            olmazsa insanlar hayvanî sıfatta kalırlar.
               Tasavvufta ise: (Muhabbet, ihlas, edep, teslimiyet) Bunlar insanı beşerî
            sıfattan melekî sıfata geçirir. Buyuruluyor ki:
               Bu halkın çoğu cinnîdür
               Mü’min olana kinnîdür
               Bazıları var sünnîdür
               Cinni bırak cân ara bul
               Bir kâmil insan ara bul
               Burada bize ne kadar nasihat var. Bize ne kadar kurtuluş var bu kelamda.
            Çünkü insanların şerlerini Cenâb-ı Hak cinlerle beraber zikretmiş.
               “Gul eûzu bi rabbinnasi” de Cenâb-ı Hak cinlerle, şerli insanları beraber
            zikretmiş.  Hâlbuki  cinler,  insanlara  çok  zararlıdır.  Çok  da  kinlidir.  Bir
            Müslüman’a musallat olurlarsa bırakmazlar bir daha.
               Soru: Cinlerden Müslüman yok mu Efendim?

               ¾ Var  Efendim.  Onlarda  da  yine  kin  var.  “Müslüman  yok  mu?”
            denilince şimdi zâhirde bir Müslüman’dan sana zarar gelmiyor mu? Oysaki
   62   63   64   65   66   67   68   69   70   71   72