Page 69 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 69
Tasavvuf Sohbetleri -1 69
¾ Yâ Rabbî! Bunlar nereden gelir?
¾ Bizden gelecek, diyor.
¾ Sen’den gelecekse hoş.
Belayı da kabulleşmişler. “Eşeddü belâ” fermanı var.
Burada: “Belanın en büyüğünü Peygamberlere verdik.” buyuruyor.
Cenâb-ı Hak: “Onlardan biraz hafifini velilere verdik.”
Bizim de burada bir payımız var. Onun için bunu idrak edenler ne demiş:
Gelse celalinden cefâ
Yahut cemalinden sefâ
Senden bana hoştur gelen
Ya hil’et ü yahut kefen
Ya gonca gül yahut diken
Burada gonca gülden maksat, insanların varlığıdır. Mesut olmasıdır.
Dikenden maksat, insanların dünyada çilesi, hastalığı, fakirliği, zilleti. Bun-
ların ikisi de hoştur.
Andan ne gelse yahşîdir
Zira ol dostun bahşidir
Burada çok büyük mana vardır. Aslında biz “...vebil kaderi, hayrihî ve
şerrihî...” fermanının bir türlü özüne inemiyoruz. İşte bu fermanın sözünde
değil de özüne geçenler için böyledir. Hepsini oradan bildiği için hastalık,
sağlık bir oluyor. Varlık, yokluk bir oluyor. Sefa, cefa bir oluyor. Bunlar kim
oluyor? Bunlar ehl-i huzurdurlar. Gâlû belâ’da ruhlardan başlıyor bu.
Cenâb-ı Hak diyor ki:
Siz dünyaya gideceksiniz. Benim rızamı dünyada kazanacaksınız. Benim
rızamı kazanmanız için sizin üzerinize belamı, çilemi yağmur gibi yağdıra-
cağım.
Onun için Kelâm-ı kibârda da:
Bu dünya hep benim olsa gamım bitmez nedendir bu
Ezelden gam türâbı ile yoğrulmuş bir bedendir bu
Dünya, insanın gamını götürür mü? Götürmez. Çok zengin olsa. Dünyaya
hâkim olmuş olsa. Kendisi hasta. Vücudu çok arızalı. Vücudunda ağrısı,
ızdırabı var. Onun zenginliği hastalığını, gamını götürür mü? Öyle ise
Allah’tan gelen iptilalar illetle gelir, zilletle gelir. İllette de bir sınır yoktur.
Yani hastalıklar, kazalar, belalar çoktur. Sayılmayacak kadar. Çünkü
bildiklerimizden çok bilmediklerimiz var. Gördüklerimizden çok görme-
diklerimiz var. Allah’ın dertleri de böyle. Hastalıkları da böyle. İllet, hastalık
demek. Çeşitlidir.
Cenâb-ı Hak: “Biz Âdem’i topraktan halk ettik.” diyor.
Bizim maddemiz topraktır. Bizim cesedimiz topraktan halk olmuş. Gerçi
biz toprağı göremiyoruz ama, ceset neden oluştu? Toprak, su, hava, ateş.
Dört anâsırdan mürekkep. Mayamız dörttür bizim. Ne buyuruyor divanda:
Kalemden şâk olup seyrâne geldim
Bulut yağmur olup ekvâne geldim
Nebât hayvân olup insâne geldim