Page 74 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 74

74                                                 Gül'den Bülbüllere

            bırakmıyor. Sevginin, muhabbetin sonu mahviyettir. İşte, muhabbet kalbinde
            her  şeyi  yakar  atarsa,  kendi  varlığını  da  yok  ederse  o  zaman  ne  olur?
            Mahviyet olur. Yok olur. Kendi yok oldu, eşya yok oldu. Kim var? Allah.
               “Ölmeden evvel ölün!”
               Ölmeden  evvel  ölmek,  varlığından  kurtulmak.  Varlığından  kurtulursa
            kâmil oluyor. Kâmile her eşya evrat. Her cisim; canlı, cansız, taş, ağaç, kuş,
            bakar ki her cisim tevhit çekiyor. “Lâ ilâhe illallâh.” Başka bir şey yok.
               “Lâ”yı ıskat eyleyenler daim illâ “Hû” çeker
               Sen kendini yok ettinse, eşya da yok oldu. Sen yok olmakla bu mülkün
            sahibi de mi yok olacak? Evvel de o, âhir de o. Bâtın da o. Zâhir olan şey
            nedir? Allah’ın varlığı. Ama niye göstermiyor? Senin varlığın perde olmuş.
            Onun  için  göstermiyor.  Evet  senin  varlığın  kalkarsa  ortadan,  o  zaman  ne
            olur? Vâcib-ül vücud olan Yüce Zat’ın varlığı çıkar meydana. Bunlar haktır,
            hakikattir. Hakikate ulaşanlar içindir bu nimetler. Ulaşamayanlar için değil.
            Ama hakikate nasıl ulaşılır? Tarikatla.
               Şeriat, tarikat, hakikat, mârifet.
               Şeriat cesetle. Şeriat; cesedi, hayvanî sıfattan beşerî sıfata geçirir.
               Tarikat,  beşerî  sıfattan  melekî  sıfata  geçirir.  Beşerî  sıfat  yine  noksan
            sıfattır.
               Elhamdülillâh! İşte Cenâb-ı Hak bu nimetleri bizler için halk etti.
               Onun için buyuruyor ki:
               “Biz insanı büyük halk ettik. Biz insanı kıymetli halk ettik.”
               Ama ne zaman kıymetli oluyor? Hakikate geçince. Hakikate geçmeden
            büyük de değil, güzel de değil. Kıymetli de değil. Hakikate geçince Allah’ın
            zatından sonraki büyük varlık o insandır.
               Cenâb-ı Hak: “Hiçbir yere sığmam, mü’min kulumun kalbine sığarım.”
            diyor.
               O insan hakikate ulaşıyorsa Allah’ın sıfatları ile sıfatlanıyor. Onun için
            Cenâb-ı Hak buyuruyor:
               “Biz  velilerimizi  yeşil  kubbemizin  altında  gizledik,  onları  bizden  başka
            kimse bilmez.”
               Bir de buyuruyor ki:
               “Yeşil  kubbemizin  altında  gizlediğimiz  o  veli  kullarımızın  gören  gözü
            bizim gözümüz, işiten kulağı bizim kulağımız, konuşan dili bizim dilimiz.”
               Onun için evliyâullâhın bâtın eli vardır. Bâtın kulağı vardır. Bâtın gözü
            vardır. Bâtın dili vardır. Onların nefisleri konuşmaz. Ruhları konuşur. Ruhun
            da  bir  makamı  vardır.  Oraya  gelince  konuşur.  Velilerin  ruhu  oraya  ulaşır.
            Bunlara inanmak lazımdır, bunun için de bir meşâyihe bağlanmalı.
               Onun için ne buyurulmuş?
               Özün bir pîre teslim et müdâvim ol kapısında
               Meşâyihten murâd şâhım mürebbî kâmil olmaktır
               Burada  ne  var?  Hani  “Ne  olursan  ol  gel!”  demiş  ya.  İnsanı  bir  kere
            hayvanî sıfattan geçiriyor. Kurtarıyor. Bütün günahlarını hafiflettiriyor. Bak
            bizim tarikatımızda boy abdesti var ya, çok kıymetli. Başka tarikatlarda yok.
   69   70   71   72   73   74   75   76   77   78   79