Page 70 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 70

70                                                 Gül'den Bülbüllere

               Bundan ne anlayacağız şimdi? İnsanların ruhu var ya, çok âlemler dolaş-
            mış gelmiş. Bir de cesedimizin gelişi var. Ceset nereden oluyor? Bir damla
            su. Bu nereden meydana geliyor? İnsanların almış olduğu gıdadan.
               Bunlar  görülenler,  bilinenler.  İdrak  edilen  şeyler.  Âlemler  çoktur.  Bazı
            âlemler var ki bilinmiyor. Görünmüyor. Onların esrarına, sırrına erilmiyor.
               Ekvândan  mana,  dünyadır.  Ben  bulut  oldum.  Buluttan  yağmur  oldum.
            Dünyaya  geldim.  O  yağmurdan  dünyada  ot  bitti.  O  otu  hayvan  yedi.  O
            hayvanı da insan yedi. İnsanda da (affedersiniz) meni meydana geldi. Ondan
            da insan meydana geldi.
               Ne buyuruyor divanda:
               Kalemden şâk olup seyrâne geldim
               Bulut yağmur olup ekvâne geldim
               Nebat hayvan olup insane geldim
               Bu  ancak  cesedin  gelişidir.  Aslında  bir  de  ruhun  gelişi  vardır.  Ruhun
            gelişi ise Allah’tan oluyor. Cenâb-ı Hak:
               “Bir çocuk ana rahminde dört aylık oluncaya kadar onda can yok. Bir et
            parçası. Dört aylık olunca ona ruh üflenir.” buyuruyor.
               İşte Cenâb-ı Hak: “Biz Âdem’i topraktan halk ettik. Kendi ruhumuzdan
            ruh üfledik.” buyuruyor.
               Bu ruh bütün insanlara üfleniyor. Ruhtan bahis yoktur. Ruhun şekli nasıl
            bilinmez.  Tadı  nasıl?  Ruhun  bir  varlığı  var.  Çünkü  ruh  çıkınca  cesedin
            kıymeti  kalmıyor.  Cesetteki  kıymet  ruh  taşıdığı  içindir.  Ve  ne  oluyor?  Bu
            ceset toprak oluyor. Çürüyüp gidiyor. Ruh yok olmuyor ki... Ruh yok olmaz.
            Tekrar dirilecek olan ruhtur. Ceset tekrar dirilmez. Ama Cenâb-ı Hak o ruha
            yine  bir  cisim  halk  edecek.  Fakat  bu  cisim  ikidir:  Birisi  hayvanî  sıfat.
            İkincisi  beşerî  sıfat.  Hayvanî  sıfatta  kimler?  Şeriatı  olmayanlar,  tarikatı
            olmayanlar.  İnsan  olarak  görünürler  ama  sıfatları  hayvanîdir.  Perde  var.
            Perdenin  arkasında  köpek  var.  Affedersiniz  ama  görmüyoruz.  Perde  mâni
            oluyor.  İşte  hayvanî  sıfattaki  insanı  da  göremiyoruz,  insan  zannediyoruz.
            Zeliha ne yaptı? Zeliha kölesi ile söylendiği gün onu kınadılar. Zeliha’nın bir
            büyük evi varmış. Mısır’ın bütün ileri gelenlerinin hanımlarını davet ediyor.
            Hizmetçilerini de hizmete getiriyor. Bunlara bir şeyler ikram edecek.
               Kalemden şâk olup seyrâne geldim
               Cenâb-ı Hak Peygamber Efendimiz’in nurunu halk etmiş. En evvel onun
            nurunu  halk  etmiş.  Onun  nurundan  kalemi  halk  etmiş.  Bu  sefer  celalinin
            tecellîsinden kalem iki parça olmuş. Onun için arş, kürs, levh, kalem geliyor.
            Arş  büyük.  Kürs  ondan  büyük.  Kalem  ondan  da  büyük.  Dünyadan  daha
            büyük yıldızlar var. Bunların hiçbirisi buradaki sayıda yok. Arş, kürs, levh,
            kalem.
               Kudsî hadis var: “Ben arşa, kürse, levhe, kaleme sığmam. Mü’min kulu-
            mun kalbine sığarım.” buyuruyor Cenâb-ı Hak.
               İşte Cenâb-ı Hak celal sıfatını Kalem’e gösterince Kalem parçalanmış.
               Biri yazdı semavâtı bütün me’vâyı cennâtı
               Biri yazdı küsûfâtı oluben mazhar-ı ekvân
   65   66   67   68   69   70   71   72   73   74   75