Page 97 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 97

Tasavvuf Sohbetleri -1                                             97

               İrfân da bir ilimdir. İrfân ne ile elde ediliyor? İrfân kalp ilmidir. Zâhir
            ilmi var, bâtın ilmi var. Sadır ilmi var, satır ilmi var.
               Satır ilmi: Kâğıtta yazılı olan ilim.
               Sadır: İnsanların göğsüdür.
               Bu ne ile elde edilir? Bu ancak aşk ile elde edilir. Allah aşkı. Neresi bu
            mektep?  Burası  işte.  Bu  sohbete  gelenler  mekteb-i  aşka  girmişler.  Çünkü
            niçin?  İnsanı,  kâmil  eden  sohbettir.  Kitap  insanı  irşat  etmez.  Kitap  da
            Allah’ın emridir. Amel, kitap ile olacak. Kitap da bilinecek. Onun için:
               Anın dervişleri kalmaz gaflette
               Çoklarını irşâd eyler sohbette
               Cemâlini görenler kalır hayrette

               Benlik berzahından âzâd olmuşuz
               Her bir sohbetinden irşâd olmuşuz
               Böyle bir sultana evlâd olmuşuz
               Daha bundan büyük ne şânımız var
               “Meşguliyet  gelmeden  boş  vaktinizin  de  kıymetini  bilin.”  buyuruyor
            Peygamber Efendimiz.
               Bir  de  şu  var.  Mademki  Cenâb-ı  Allah  24  saati  bizler  için  üçe  taksim
            etmiş: 8 saat ibadet, 8 saat ticaret, 8 saat istirahat... Ama nasıl çalışıyorlar
            insanlar? Hırsı, tamahı olanlar ibadeti de terk etmişler. 16 saat çalışıyorlar.
               Ama bizler için şu var: Sekiz saat ibadet saatinde nasıl ibadet yapacağız?
            Ne ile dolduracağız?
               5 vakit namazımız var. Namaz meşguliyet dinlemez. Ateşte de olsa insan,
            namazını  kılacak.  Nafile  ibadetini  ne  zaman  yapar?  Boş  saatinde  yapar.  8
            saat ibadeti, bir tasavvuf ehli eğer tasavvufu yaşıyorsa, o dolduruyor. 5 vakit
            namaz, 5 saat sayılıyor. 24 saat içerisinde dersin var. Onu namaz vakitleri
            dışında çekersen, etti bir saat de o, 6 saat. Bir de teheccüd namazımız var.
            Bir saat de o oldu, 7 saat. Evvabin namazı akşam namazı ile kılındığından, o
            saat olarak sayılmıyor. Bir de hatmemiz var. Bir saat de o, etti 8 saat. Bunları
            yaptınsa,  tarikattaki  hizmetini  de  gördünse,  işte  8  saatin  doldu.  Allah’ın
            emrini  yerine  getirdin.  Ama  tarikat  ehli  olmayanlar  daha  çok  ibadetler
            yapıyorlar. Fakat onların ibadetleri, amelleri, onları perdeler. Onlara varlık
            olur. Ama tarikat ehlininki olmaz. Niye? Çünkü bizim tarikatımızda müridi
            hâlinden haberdar etmiyorlar. Etmezler. Bizim için öylesi çok daha iyi. Biz
            hâlimizden haberdar olursak yol alamayız. Terakki edemeyiz. Muhakkak bir
            makam mevki vardır. Tarikata girdikten sonra bir insan, onun ruhu bir görev
            alıyor.  Onun  ruhu  bir  hizmet  görüyor.  Bizim  tarikatımızın  manevî  kisvesi
            askeriye. Tarikata giren bir kimse manevî bir kisve giyiniyor.
               Emânet Sıbgatullâh’a dayandı
               Cemâli Hak boyası ile boyandı
               Kabâil cümle gafletten uyandı
               Füyûzâtı Semerkand’e dayandı
               Zuhûrât-ı Pîrim’den söylerem ben
               Bu yolda cânı kurban eylerem ben
               Kabâil: Kabileler, boylar.
   92   93   94   95   96   97   98   99   100   101   102