Page 98 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 98

98                                                 Gül'den Bülbüllere

               Emanet ne? Peygamber Efendimiz’in hilafeti. Manevî geliyor bu. Zâhir
            hilafeti  dört  halifede,  Hülefa-i  Raşidin’de  sona  erdi.  Ama  manevî  hilafeti
            kıyamete kadar devam edecek. Velilerde bu. Peygamber Efendimiz Hırka-i
            Saadeti’ni Veysel Karanî Hazretleri’ne gönderdi. Veysel Karanî Hazretleri
            ile  dünyada  iken  hiç  birbirlerini  görmediler.  Görmedikleri  hâlde,  niçin
            ümmetin en hayırlısı buyurmuş. Niçin ümmetin en büyüğü buyurmuş:
               “Ben  Allah’ın  kokusunu  Yemen’den  alıyorum.”  buyurmuş  Peygamber
            Efendimiz.
               Veysel Karanî Hazretleri’ne işaret bu. Veysel Karanî Hazretleri o zaman
            vahdet-i vücut olmuş. Allah’ın sıfatları ile sıfatlanmış. Resûlullâh’tan büyük
            mü olmuş? Estağfirullah hâşâ. Binlerce velâyet bir nübüvvetin içindedir, nü-
            büvvetin dahilindedir.
               Velâyet  daima  gücünü  nübüvvetten  alır.  Onun  için  Veysel  Karanî
            Hazretleri’ne hırkasını göndermiştir. Peygamber Efendimiz buyurmuştur ki:
               “Bu iki kabilenin koyunlarının kılları sayısınca ümmetimin günahkârları,
            Üveys’in  şefaati  ile  cehennemden,  ateşten  kurtulup  cennete  gidecekler.”
            (Arabistan’da çok geniş iki kabile var onların da çok koyunları var.)
               Hz.  Ömer  (ra)  Hazretleri;  hac  yaptığı  zaman,  veda  hutbesinde  Pey-
            gamber Efendimiz’in Veysel Karanî Hazretleri hakkındaki meth ü senalarını
            da  hutbede  okumuş.  Hutbeyi  bitirdikten  sonra  demiş  ki:  “Yemen  hacıları
            ayrılsınlar.” Ayrılmışlar.
               “Karen köyünden varsa ayrılsın.” demiş. (Veysel Karanî Hazret-leri’nin
            köyü). Bir kişi ayrılmış, ona sormuş:
               “Üveys’i tanır mısın?”
               “Tanırım.” demiş. Ama yüzünü ekşitmiş. İçinden de:
               “Yeryüzünün halifesinin sorduğu adama bak. Ondan daha fakir, ondan
            daha miskin, ondan daha zelil adam yoktur.” diye düşünüyor. Üveys, köyün
            develerini güdüyormuş. Görünüşü fakirmiş.
               Hakk’ın emrettiği yola giderdi
               Validesine cânın fedâ ederdi
               Bin deveyi bir akçaya güderdi
               Veysel Karânî gibi çobanı nettin
               Bu  kimsenin  Veysel  Karânî  hakkındaki  düşünceleri  Hz.  Ömer’in  içine
            doğuyor. Mübarek celalleniyor. Diyor ki:
               “Ben Hz. Resûlullâh’tan işittim. Bu kulağımla işittim.”
               Hadis-i Şerif’i söylüyor.
               “İki  kabilenin  koyunlarının  kıllarının  sayısı  kadar  ümmetim,  Üveys’in
            şefaati ile ateşten kurtulacaktır.”
               Peygamber  Efendimiz’in  vasiyeti  üzerine  Hz.  Ali  ile  Hz.  Ömer  (ra)
            hırkasını, Veysel Karânî Hazretleri’ne götürüyorlar. Ama bu zâhirdeki gö-
            rüntü. Bâtında ise hilafet gidiyor. Aslında velâyet gidiyor.
               Üveysî  tarikatları  vardır.  Meşâyihleri  yoktur  zâhirde.  Olsa  bile  itiraz
            etmesinler diye.
               Mesela, Nakşibendî Efendimiz Üveysî. Zâhirde görmüş olduğu meşâyih
            Emir Külâl Hazretleri. Kendisi seyyidlerden. Ondan zikir almamış. Bir insan
   93   94   95   96   97   98   99   100   101   102   103