Page 111 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 111

Tasavvuf Sohbetleri -1                                            111

            cisimler; et, kemik, topraktır. Kan vesaire sudur. Su da seni teşvikçi yapıyor.
            Toprak  da  seni  tembelliğe  sevk  ediyor.  Ama  sen  bunları  tebdil  ediyorsun.
            Değiştiriyorsun. Zâhir tedbirin şeriat. Bir de meşâyihe gidip teslim olmak,
            ondan  almış  olduğu  hizmeti  devam  ettirmek.  Tarikat  bir  meşâyihe  gidip
            teslim  olmaktır.  Zikir  talimi  almaktır.  Bununla  ne  oluyor?  Dört  anâsır-ı
            zıddiyet sana zararlı iken yararlı hâle geliyorlar.
               Seni  kavgaya,  ateşe  sevk  eden  bir  ateş  var  ya,  Allah  aşkına  dönüyor.
            İnsanları vurup kırayım derken, insanları seviyorsun.
               Yaratılmışı severim
               Yaradan’dan ötürü
               Yaradan: Allah.
               Allah’ı sevenler Allah’ın mahlûkunu da sever. Sendeki kavga nizah, vur-
            ma, kırma durumu seni uysal bir hâle getiriyor. İnsanlara hürmet ediyorsun.
            Onları seviyorsun, Allah’ı sevdiğin için.
               Allah kavgayı yasaklamış. Allah’ı seviyorsan niye yapıyorsun? Adam öl-
            dürmeyi yasaklamış. Niye yapıyorsun?
               Toprak sende güzel ahlâk oluyor. 79 ahlâk var sende. 79 ahlâk-ı hamîdeyi
            elde ediyorsun. Toprak üzerinde her şey yetişiyor. Onun için sende tam bir
            ahlâk  oluşuyor.  Ne  ile  oluyor.  Şeriat,  tarikat,  hakikat.  Hakikate  geçersen,
            sendeki  zararlı  sıfatlar  yararlı  oluyor.  Dünyada  insanlara  yapmış  olduğun
            zararlı sıfatlar sana dönecek. Yaptığın zarar kendine. Rabb’ına karşı mesul
            olduğun  zararları  sen  bilemezsin.  İşte  bu  dört  eczâ  tebdîl  olunca  güzel
            ahlâkları elde ediyorsun. İç âleminde oluyor bu değişiklik.
               Seni teşvik eden su: Allah’ın feyzi oluyor. Nehir gibi feyiz oluyor.
               Hava: O sendeki enâniyet, kibir, kendini beğeniyorsun ya. Sende bir haki-
            kat  oluyor.  Her  şeyin  mecazından  kurtuluyorsun.  Her  şey  sende  bir  Hak
            aynası oluyor. Her şeyin hakikatinde o var. Her şey “kün” emriyle meydana
            geldi. Canlı ve cansız ne kadar cisim varsa “kün” emriyle meydana geldi.
            Yok idi bunlar. Allah “ol” dedi oldular. Bu eşyaları senin varlığın görüyor.
            Sen  kendi  varlığını  yitiriyorsun.  O  zaman  hakiki  varlık  meydana  çıkıyor.
            Kelâm-ı kibâr:
               Kakıyıp döğerse artır hubbunu
               Sevdiği deriyi çok çiğner debbâğ
               Deri ne kadar sert olursa olsun. Ne kadar çirkin olursa olsun. Dabak onun
            rengini  değiştiriyor.  Sertliğini  gideriyor.  Çirkinliğini  güzelleştiriyor.  Pis
            hayvanların derisini bile dabak yaptığı zaman değiştiriyor. Onu bile hizmete
            sevk ediyor.
               Meşâyihe gerektir tâbi erler
               Sulüke giriben tevbe ederler
               Bir mürit deridir. Meşâyih de deriyi değiştiren bir üstattır. Onun anâsır-ı
            zıddiyetini değiştiriyor. Anâsır-ı zıddiyeti de çile değiştirir.
               Çile  nedir?  Haktır.  Onun  için  Cenâb-ı  Hak:  “Eşeddü’l  belâ”  fermanı
            buyurmuş.  Bizim  burada  bir  hissemiz  var.  Ruha  çok  zararlı  olan  anâsır-ı
            zıddiyetin  değişiyorsa  işte  o  zaman  ruhun  kıymetini  buluyor.  O  zaman
            terakkî  ediyor.  Ruh  yükseliyor.  İrâde  sahibindeki  sıfatlar,  küllî  irâdeye
            geçince değişiyorlar.
   106   107   108   109   110   111   112   113   114   115   116