Page 117 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 117
Tasavvuf Sohbetleri -1 117
bulduktan sonra da yürümesi gerekmez. Vapur giderse onu Hacc’a
götürecek. Yoksa vapurun içinde dolaşsın dursun. İşte burada vapuru
buluncaya kadarki kısım şeriattır. Burada vapurdan mana meşâyihtir.
Mademki vapur sana deryayı geçiriyor. Menzile ulaştırıyor. Evliyâullâh da
seni varlığından kurtarıyor. Bir vapur oluyor. Uçak oluyor. Seni Allah’a
ulaştırıyor. Herkesi gelip uçak evinden almaz. Vapur evinden almaz. Uçağa
binmek için havaalanına gideceğiz. İşte şeriat ancak insana bir vasıta
buldurur. Tarikat ise Allah’a giden vasıta. Tarikatı bulamamışsa bir insan,
Allah’a giden vasıtayı bulamamıştır.
İnsanların ruhu Allah’tan gelmiş ama yine bir vasıta ile gelmiş. Vasıta ile
gelinen yere ancak vasıta ile gidilir. Bu vasıta da şeriat, tarikat, hakikat.
Hakikat nedir? Cenâb-ı Hakk’ın varlığıdır. İnsanların ruhundadır. Ama
ruhu nimetine mâlik edersek, ruhu nimetine ulaştırırsak, biz de bir hakikat
sahibi oluyoruz.
Şeriat, Kitap, Sünnet… Tarikat da Kitap, Sünnet’tir. Ama biz Kitap’ı,
Sünnet’i bilemiyoruz. Kitap’ı, Sünnet’i kim biliyor? Âlimler biliyor. Ama bu
zamanda âlim bozulmuş.
Âlim bozulmazsa âlem bozulmaz. Ama hakikat sahipleri mevcuttur.
Onlar da gizleniyorlar.
Cenâb-ı Hakk’ın emri öyle. Tarihler boyunca, küfür hâkim olunca ehl-i
iman gizlenmişler. Küfrün dalgasında kalmışlar. Bazı zamanlarda iman
hâkim olunca bu sefer her şeylerini aşikâr etmişler. İmanlarını aşikâr
etmişler. Burada iman denilince: Avâmın bir imanı var. Velînin de bir imanı
var. Nebîlerin de imanı var. Şimdi nebîlerin zamanı geçmiştir. Ama vâris-i
enbiyâ var. Kıyamete kadar devam edecek. Onlar da iman sahipleri. Onlar da
gizlemişler imanlarını. Biz de gizlemek mecburiyetinde kalıyoruz. Etrafı-
mızda, çevremizde küfür varsa, gizliyoruz. Ailemizde varsa yine gizliyoruz.
Küfür dolu bir ailenin içinden genç bir erkek veya kıza Allah iman nasip
etmiş. Bir de idrâki var. Bu genç annesinin, babasının yanında ailesi içinde
cehennemde yaşıyormuş gibi yaşar. Çünkü bunun bir inancı var. İnancını
yaşamak istiyor. Ailesi mâni oluyor. O da gizlemek mecburiyetinde kalıyor.
Hak olan tarikatı hanım almış beyinden gizliyor. Oğlu babasından gizliyor.
Kardeşinden gizliyor. Akrabasından gizliyor. Ama gizlemek ona üzüntü
veriyor. Azap veriyor. İnanan, inancını serbestçe yaşamak ister.
Bahrîler ummâna daldı pek çoğaldı dehrîler
Böyle mülhidler ile bahs-i dîne dalmak da güç
Bahrî: İlim sahipleri. Dehrî: İlim sahibi olmayanlar.
Şimdi onların ilmi de yok. Bildiklerini de yaşayamıyorlar. Niçin. Bir
ülkeyi idare eden âmirlerdir. Şimdiki düzen ise küfrün düzenidir. İslâmî
düzen yoktur. Makamlara işyerlerine kendi adamlarını getiriyorlar. Mesela:
Hoca olan bir kimse dururken, hoca olmayan kimseleri getirip koyuyorlar.
Öyle âlimler var ki söz sahibi değiller. Makam mevki sahibi değiller.
Çekilmişler evlerinde oturuyorlar. Şimdiki âlim geçinenler ne yapıyor? Halkı
bölüyorlar. Süleymancı, Nurcu, Işıkcı, şucu, bucu diyerek. Çok sapık
düşüncede olanlar var. Mesela cuma namazı kılmayanlar var. Kılmayın
diyenler var. “Bu hocaların peşinde namaz kılınmaz.” diyenler var. Bunların
İslâm’a zarardan, bölücülük ve tahribattan başka bir şeyleri yoktur.