Page 120 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 120

120                                                Gül'den Bülbüllere

               Bir  de  şu  vardır.  Bir  insan  söylemiş  olduğu  sözden  haberdar  olmazsa,
            yalancı  oluyor.  Onun  için  tasavvufun  bazı  kelâmları  var  ki  bunu  ancak
            yetkilisi söyler. Yetkili olmayan söyleyemez. Yetkili olmayan söylerse halkı
            tefrikaya  düşürür.  Halkı  inkâra  götürür.  Ama  yetkili  olan  bir  kimse  onun
            izahını yapar ve insanı şüpheye düşürmez.
               Çok kulak verme bu halkın ekseri deccâlidir
               Hak Teâlâ’nın kelâmı Hazret-i Kur’an’a bak

               Sordular ruhtan Resûlullâh cevâbın vermedi
               Ol Ebul-Ervâh iken setrettiği hemyâna bak

               Birtakım dehrî oturmuş akl u rûhtan bahseder
               Halkı idlâl eyleyip söyleşdiği yalana bak
               Herkes  ruhtan  bahsedemez.  Peygamber  Efendimiz  bildiği  hâlde  bah-
            setmedi. Peygamber Efendimiz ruhların babası. Sizler kaç tane evladınız var-
            sa  onların  özelliklerini  iyi  bilirsiniz.  Bir  annenin,  babanın  evladını  bildiği
            gibi,  hatta  daha  net  olarak,  ruhları  bildiği  hâlde  sormuşlar  da  cevap  ver-
            memiş.
               Yalnız Cenâb-ı Hak, âyeti kerimeyle bildiriyor:
               “O ruhtan soranlara de ki: ‘Ruh Rabb’imin emrindedir.’”
               Onun için ruh burada masum. Mesul olan cesettir. Ama ruhu da mesul
            ediyor. Ceset mesul olunca ruh da mesul oluyor. Niçin? Bir insan cesedini
            düzeltmezse, temizlemezse, pis olursa, bu ruh pis cesette yaşıyor ya, ceset
            ruhun kalıbı yahut da Cenâb-ı Hak o pis ceseti çirkin bir cisimle kaldıracak.
            O  ruh  yine  onun  azabını  görecek.  Onun  için  ruh  mâsum.  Mesul  olan
            cisimdir. Cisim ise nefistir. Ruha zulmeden nefistir. Evet bu cismini insanlar
            temizlerse, pak ederse, Cenâb-ı Hak bu sefer ona pâk bir cisim halk edecek.
            O cesedi ile ruh cennete gidecek. Bakınız ne yaptı? Ruhunu kurtardı. Ama
            öbürü ruhuna zulmetti.
               Birtakım dehrî oturmuş akl u ruhtan bahseder
               Dehrî: Bilmeyenler.
               Oturmuş  ruhtan  konuşuyorlar.  Onların  gördükleri  ruh  değildir.  Onların
            gördükleri  cinlerdir.  Bunlar  söyledikleri  yalanla  halkı  doğru  yoldan
            saptırırlar.
               Allah’a  çok  şükür.  Cenâb-ı  Hak  bize  öyle  bir  ihsan  vermiş  ki...  Şimdi
            öyle tarikatlar var ki Allah korusun. Çok günah işliyorlar. Günahı da mübâh
            sayıyorlar. Haramlara helaldir diye itikat ediyorlar.
               Bizim tarikatımızda çok ihsanlar var. Onun için Salih Baba:
               Çok ihsan var bu ihsandan içeru
            demiştir.  Çok  şükür.  Cenâb-ı  Hak  bizi,  zamanımızda  bâtıl  bir  tarikata,
            yalancı bir meşâyihe rast getirmemiş.
               Bunların  hepsinin  başı:  Allah  bizi  Müslüman  halk  etmiş.  Bunlar  hep
            ondan kaynaklanıyor.
               En büyük nimetimiz: Cenâb-ı Hak bizi Müslüman halk etmiş. Yeme mad-
            delerinin içerisinde en büyük madde ekmektir. Bunu şöyle izah edelim. Ne
   115   116   117   118   119   120   121   122   123   124   125