Page 119 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 119

Tasavvuf Sohbetleri -1                                           119

               Bunu söyleyen ehl-i dil. Ehl-i kelâm. Mademki bu nimeti Cenâb-ı Hak
            bize ihsan etmişse bunun kadrini bileceğiz. Bir defa inancımızı, şeriatımızı,
            tarikatımızı yaşayacağız. Şeriat nedir? Allah’ın emirlerine uymak. Bildiğin
            kadar günahlardan, şerlerden, haramdan kaçınmak.
               Tarikat: Meşâyihin hizmetinde bulunmak.
               Bunların büyük nimeti var. Bunlarla hakikate ulaşacaksın. Bir kelâm var
            ki:
               Kabiliyet bizde olmazsa meşâyih neylesin
               İster ise mürşidi olsun Muhammed Hazreti
               Ne  kadar  benim  şeyhim  büyüktür,  ben  onun  müridi  oldum  desen  de
            zâhirde bir eksikliğin varsa sen ondan istifade edemezsin. Asla sana sahip
            olmaz.  Ama  bir  de  bâtın  vardır.  Zâhirde  suyu  üfürerek  içerler  ama
            meşâyihleri yoktur.
               İnsanların  nimeti  nedir?  Nerden  geldiğini  bilsin.  İnsanlar  Allah’tan
            gelmiş.  Allah’a  nasıl  ulaşırlar?  Şeriat,  tarikat,  hakikat,  mârifet.  Hakikate
            geçince insanlar ruhlarını gelmiş olduğu makama ulaştırmışlardır.
               Gönlüme nakşoldu hubb-u cemâli
               Terk eyledim cümle hep kîl ü kâli
               Dünya-perestlerin çok ise mâli
               Bizim de imam-ı zamanımız var
               Hakikate  ulaşan  bir  kimse  artık  dünyayı  da  atmış.  Âhireti  de  atmış.
            Başkaları  yer,  içer,  köşklerde  oturur.  Uçaklarla  gezer.  Bunlara  hiç
            meyletmez  o  kişi.  Bir  eski  çul  veya  hasırda  oturur  da  en  yüksek  en  lüks
            yalıda oturuyormuş gibi. Çünkü onun ruhu Allah’a ulaşmak istiyordu. Ona
            dünyada  iken  ulaşanlar  olur.  Ru’yetullâh  haktır.  Çok  büyük  âlimler  bâtıl
            oldular.  Niçin?  Ru’yetullâhı  inkâr  ettiler.  Tarikatı  olmadan  insan  hakikate
            ulaşamaz.  Hakikate  ulaşamazsa  ru’yetullâh’a  mazhar  olamaz.  Ru’yetullâh
            demek, Cenâb-ı Hakk’ın cemâlini görmektir. Ama bunu ruh görüyor. Cisim
            görmez. Ama cismin de iki gözü vardır. Bir de kalbin gözü vardır. Kalbinin
            gözünü ancak tarikat açar. Ancak meşâyih açar. Tarikatta hizmet görecek,
            himmet alacak ki meşâyih onun gözünü açsın.
               Aç basîret aynimiz ferdâya salma bizi
               Kime  diyor?  Meşâyihine.  Kalp  gözümüzü  aç  da  ayrılıkta  bırakma  bizi.
            Sıfat aynı mıdır? Değil. Gayrı mıdır? Değil.
               Sıfattan mana: Hz. Allah. Sıfattan mana: Hz. Resûlullâh.
               Ama Resûlullâh Allah mı? Değil. Allah’tan ayrı mı? Değil. Evliyâullâh
            da böyle. Evliyâullâhın ruhu, Allah’ın zâtının ruhudur. Evliyâullâhın cesedi
            de  Ravza-yı  Mutahhara’dır.  Zâttan  mana  insanların  ruhu.  Sıfattan  mana
            insanların  cesedi.  İnsanların  sıfatı  yok  mu?  Sıfat-ı  subûtiye  var  mı  insan-
            larda?  Allah’ın  da  sıfat-ı  subûtiyesi  var  mı?  Yani  8  sıfatı  var  mı  Cenâb-ı
            Hakk’ın? İnsanlara da vermiş bu 8 sıfatı.
               İnsanlar  bu  8  sıfatı  Allah  yolunda  harcarsa,  bu  mecâzi  olan  8  sıfatını
            hakikate  tebdil  ederse  ne  olur?  Nereye  varır?  Neye  mâlik  olur?  Vahdet-i
            vücut  diye  dillerde  söylüyorlar.  Ama  özünden  haberleri  yok.  Bilinmeyen
            kelâmları söylemekte de bir fayda olmaz. Niçin?
               Ehl-i aşkın sözlerin alıp satan âşık mıdır
               İçini görmez sarayın vasfeder dîvârını
   114   115   116   117   118   119   120   121   122   123   124