Page 133 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 133

Tasavvuf Sohbetleri -1                                           133



                                   “Işık bağışlamak için,
                                 önce ışık alan olmalısın.”



                                                                   (16 Mayıs 1990)

               Cüz’i  irâde  küllî  irâdeye  bağlıdır.  Mü’minlerinki,  Müslümanlarınki  de,
            inananlarınki de öyledir. Hayırlısı, her şeyin hayırlısını isteyelim. Gitmemiz
            mi  hayırlı?  Durmamız  mı  hayırlı?  Bir  şey  istediğimiz  zaman  olması  mı
            hayırlı? Olmaması mı hayırlı? Biz onu bilemeyiz. Sonra insanları dolandıran
            rızkı.  Gideceği  yerden  rızkı  vardır.  Ayrılacağı  yerden  rızkı  kesilmiştir.
            Alacağı, elde edeceği rızkın zamanı gelecek.
               Meşâyihin bir tanesi müridini testi ile suya yollamış. Çeşmeden su getir
            demiş.  O  da  gelmemiş.  Gecikmiş...  Meşâyihinin  hiç  canı  sıkılmamış.  “Bu
            gitti, niye gelmedi.” dememiş. Oradaki cemaatin canı sıkılmış.
               “Bu kadar gitmek olur mu?” diye söylenmişler.
               Meşâyihleri demiş ki:
               “Gidin bakın. Eğer o derviş suyu testiye doldurmuş olarak bekliyorsa, o
            onun  tembelliğinden.  Suyu  doldurmadan  bekliyorsa  bizim  rızkımız
            gelmemiştir. Bize nasip olacak su gelmemiştir. Onu bekliyordur.”
               Hakikaten gidiyorlar ki içi boş testi ile bekliyor. O zaman diyorlar ki:
               “Sen buraya niçin geldin, niçin bekliyorsun?”
               Hemen testiyi dolduruyorlar.
               “İşte  bize  nasip  olan  su  geldi.  Bundan  evvelki  su  bizim  rızkımız
            değilmiş.” demişler.
               Rızık  ezelîdir.  Zamanı  geldikçe  Cenâb-ı  Hak  halk  eder.  Ezelde  takdir
            etmiştir.  İnsan  nerede  bir  bardak  su  içecek?  Nerede  bir  lokma  ekmek
            yiyecek? Zamanı geldikçe halk ediyor. Zuhûra getiriyor.
               Şimdi bunu nereye getireceğiz. Bu akşam buraya geldiniz. Mesela yiye-
            ceğiniz bir lokma veya içeceğiniz bir su olabilir. Bu rızık sadece içecek veya
            yiyecek de olmayabilir. Bugünkü sohbette ve hatmede nasibiniz var. Ruhun
            gıdaları vardır. Onlar da ibadettir. Ameldir. Bu ibadeti nerede kazanacak? Bu
            ameli  nerede  yapacak?  Bunlar  da  takdirdir.  Allah  inanmışlardan  etsin.
            Hamdolsun, şükrolsun. İnandık, kabul ettik ki râbıta sahibi aldanmaz. Râbıta
            sahibi  meşâyihini  unutmaz.  Daima  hayâli  gözünde,  sevgisi  kalbindedir.
            Râbıta sahibi budur. Cenâb-ı Hak, evliyâullâha vermiştir o yetkiyi.
               Unutma beni
               Unutmam seni,
               Unutursan beni,
               Unuturum seni
               Mürit meşâyihi unutmazsa eğer, meşâyih onu unutmuyor.
   128   129   130   131   132   133   134   135   136   137   138