Page 137 - Gülden Bülbüllere 1 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 137
Tasavvuf Sohbetleri -1 137
gelecek ki, o zamanın inananları, Allah’ın emirlerinden onda dokuzunu
işlemeyip birini işlerlerse onlar kurtulurlar.”
Bu müjdeler var bizlere. Ama biz şimdi tamamıyla şeriatı da yaşa-
yamıyoruz. Tarikatı da yaşayamıyoruz. Ama hiç şeriatı, tarikatı olmayanlara
karşı şükretmemiz gerekir. Fakat eksikliğimizden dolayı da havf duymamız
icap etmez mi? Eder. Havf duyacağız.
Allah’tan çok korkacağız. Allah’a sığınacağız. Allah’tan ümit kesmek,
Allah’ın rahmetini küçük görmektir. Ümitsizlik küfürdür. Sağlam Müslü-
man, Allah’tan ümit kesmez. Emin de olamaz, çünkü kulluk Allah’ın
keremidir, ihsanıdır. Kendi say’ı ile, kendi bilgisi ile kulluğunu yapamaz.
Peygamber Efendimiz: “Yâ Rabbî, nefsim ile beni bir saat başbaşa
bırakma.” buyuruyor.
Bütün peygamberlerin şeytanı vardır. Peygamber Efendimiz’in şeytanı da
Müslüman olmuştur. Şeytan denilince: İki türlü şeytan vardır. Manevî
şeytan, insanların içinde olur. Sûrî şeytan, insanların dışında olur. İnsanın
içindeki şeytanla dışındaki şeytan bir olursa insanı yanıltıyor. Yoksa
yanıltamıyor.
İçerdeki şeytan nedir? Nefs-i emmâresidir. Küfür sıfatında olan nefs-i
emmâresi. Bundan yararlanıyor şeytan. Vesvese vererek her şey yaptırıyor
şeytan. Bütün kaleler içten fethedilir. Eskiden insanlar hisarlar, surlar
çeviriyorlarmış. Onlarla kendilerini düşmandan koruyorlarmış. Dışardan
gelen bir düşman içerden irtibat sağlamadıktan sonra asla bir kaleyi
fethedemiyormuş. İçerden bir yardımcı, bir destek bulmadıktan sonra o
kaleyi fethedemiyorlarmış. Sûrî şeytan, Âdem Baba’mıza düşmanlık edip
cennetten attıran İblis.
Müslümanın bir tanesi gitmiş, bir meşâyihten ders almış. Şeytan bu ders
alan müridin peşinde dolanıyor. Elinde bir ip, yular. Meşâyih bunu görünce:
“Melun, ne istiyorsun bu Müslüman’dan? Şu kahvelerde, parklarda,
çarşılardakilere gitsene.” demiş.
Şeytan demiş ki:
“Onlar zaten benim askerim. Ben bunu onlara katmak istiyorum.” demiş.
Emmâre nefsin sözleri dönderdi Hak’tan yüzleri
Div-i recimden bizleri kurtar ki meydan sendedir
Div-i recim: İnsanın, nefs-i emmâresi.
İnsanı öldürüyor. Neyini öldürüyor, insanın? Maneviyatını öldürüyor.
İnsanın maneviyatı nasıl ölür? Zayıflar, zayıflar, imansız kalırsa ölür.
Ne yaptı bunu nefs-i emmâresi?
Peygamber Efendimiz’in bu zamanda iki emri bizde tecellî etmiş. Allah’a
çok şükür. Bin şükür.
Fesat ümmet zamanında hiç işlemesek de bir Sünneti’ni işleriz. Keşke
daha çok Sünneti’ni işleyebilsek. Sünnetler’in yerini bid’atler almış. Bir de
bizdeki en büyük noksanlık: Şimdi helâl lokma çok azalmıştır. Çok kimsede
yoktur. Olmayanda da yine haram bulaşığı var. Onun da zamanı gelmiştir.
Çünkü: “Öyle bir zaman gelir ki, ribâ yemeyen kalmaz. Yemeyenin de
kokusu gider burnuna.” buyurmuş Peygamber Efendimiz.